28 Haziran 2010 Pazartesi

Kadınlar Taciz ve Tecavüzlere Karşı İstanbul'da Sokaktaydı

İstanbul Kadın Platformu üyeleri DÖKH üyesi K.S.'nin kaçırılarak cinsel şiddete maruz bırakıldığı Bağcılar'da oturma eylemi yaptı; "Savaşın tırmandırıldığı, operasyonların arttığı süreçte kadınlara yönelik şiddetin, tecavüzlerin artması tesadüf değil" dediler.

İstanbul Kadın Platformu üyeleri, Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) üyesi arkadaşları K.S.'nin 10 gün önce sivil polislerce kaçırılarak cinsel şiddete maruz kalmasını protesto etti.

Bağcılar'da, K.S.'nin kaçırıldığı tramvay durağında toplanan yaklaşık 50 kadın, buradan Kaymakamlığa yürümek istedi. Polis yürüyüşe izin vermeyince kadınlar yolu trafiğe kapatarak oturma eylemi yaptı.

"Arkadaşımız kaçırıldı, tecavüz edildi. Tecavüzcü polisler yargılansın" yazılı pankart açan kadınlar, "Yaşasın kadın dayanışması", "Jin jiyan azadi", "Gözaltında tacize, tecavüze son", "Tecavüzcü polisler hesap verecek", "Tecavüzcü polis hesap verecek" sloganları attı.

İstanbul Kadın Platformu adına basın açıklamasını Alev Arslan okudu.

Türkiye'de örgütlü, muhalif kadınların taciz ve tecavüze maruz bırakılmasının bir devlet politikası olduğunu söyleyen Arslan, "Biz kadınlar taciz ve tecavüz karşısında sessiz kalmayacağız" dedi.

"Kadınlara yönelik şiddetin ve tecavüzlerin artması tesadüf değil"
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

- Türkiye'de cinsel işkence, sistematik bir yıldırma politikası, savaş stratejisi, çeşitli alanlarda mücadele veren kadınları hedef alan bir bastırma ve cezalandırma aracı olarak kullanılıyor.

- 12 Mart'ta, 12 Eylül'de devrimci kadınlara sistematik cinsel işkence uygulayan, Kürt kadınlara tecavüzü 30 yıldır bir savaş stratejisi olarak kullanan devlet, bu yıldırma politikasını yeniden yürürlüğe koydu.

- Kürtlere yönelik operasyonların ve şiddetin arttığı bir dönemde birileri, bugüne kadar yaşanan devlet kaynaklı cinsel şiddet vakalarında sorumluların açığa çıkarılıp yargılanmamasına güvenerek, Kürt kadınları cinsel taciz ve tecavüz yöntemiyle susturmaya karar verdi.

- Savaşın alabildiğince tırmandırıldığı, operasyonların şiddetinin arttığı, savaş çığırtkanlarının kan istediği bu süreçte, kadınlara yönelik şiddetin, tecavüzlerin artması tesadüf değil.

- Bizler, taciz ve tecavüz karşısında susmayacağız. 10 gün önce arkadaşımızı kimlerin kaçırdığını, kimlerin 10 saat boyunca cinsel işkencede, tecavüzde bulunduğunu biliyoruz. Taciz ve tecavüzcülerin peşini bırakmayacağız.

"Konuşmayalım, kendimizi ele veriyoruz"
Bağcılar'da 17 Haziran akşamı saat 20.30 sıralarında beyaz renkli "Doblo" marka bir araçtan inen dört kişi, DÖKH üyesi K.S.'yi zorla arabaya bindirip bayıltarak kaçırmıştı. K.S.'nin ifadesine göre, saldırganlardan biri "Sen kendini ne sanıyorsun? İki aydır seni takip ediyoruz. Sonunda elimize geçtin" demişti. Diğer saldırgan ise "Konuşmayalım, kendimizi ele veriyoruz" diyerek arkadaşını susturmuştu. Saldırganlar, yıkık dökük bir binaya götürdükleri K.S.'ye 10 saat boyunca cinsel şiddet uygulayıp tecavüz girişiminde bulunmuştu. (BB)

Kaynak: www.bianet.org

3 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. ANAYASA MAHKEMESİ İÇ HUKUKA KARIŞAMAYIZ DEDİ.ADALETSİZLİGİ GÖRMEDİ ÇÖZMEDİ.OYSA MAHKEME ŞÖYLE SÖYLEMİŞTİAğır Ceza Mahkemesi, gerekçesinde ''102. maddede cinsel saldırı, 103. maddede çocukların cinsel istismarı suçlarının sayıldığını, bu suçlar arasında fark bulunduğunu, ceza artırımına ilişkin hükümlerin ise tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlendiğini'' belirtti. Bu suçlarda ceza artırımının, daha hafif suç için ayrı, daha ağır suç için ayrı belirlenmesi gerektiğine işaret eden yerel mahkeme, bunun Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu savundu.

    YanıtlaSil