28 Ocak 2011 Cuma

"Kadının Şiddetten Korunması İçin Eril Devlet Dönüşmeli"

Ayşe Paşalı cinayetinin de gösterdiği gibi 4320 sayılı yasa kadını şiddetten korumakta yetersiz. Eksiklikleri giderilmeli ve kapsamı genişletilmeli. Ama daha da önemlisi, kolluktan başlayıp savcıya ve hakime uzanan süreç dönüşüm geçirmeli. Uygulayıcıların duyarlılık kazanması, yasanın işlerliğini olumlu yönde etkileyecektir.


Kadına yönelik şiddet noktasında değinilmesi gereken önemli düzenleme, 17.Ocak.1998'de yürürlüğe giren 4320 sayılı "Ailenin Korunmasına Dair Kanun"dur. Bu yasa, kadın örgütlerinin uzun zamandır çıkartılmasını istedikleri ve bunun için yoğun kampanya yürüttükleri bir yasadır (1).

Ailenin Korunmasına Dair Yasa'nın taslağı mecliste görüşülürken, bazı milletvekilleri yasadan duydukları hoşnutsuzluğu çok açık bir şekilde dile getirmiştir: "Eğer aileye müdahale etmekten vazgeçersek, aile içindeki şiddet aşağı çekilecektir", "Bizim çok eski dinimiz Şamanizm'den gelen kötü geleneklerimiz var. Öncelikle bunlar etki yapıyor. Bir de batıdan gelen, bilhassa son dönemde feminist akımların aileyi etkilemesiyle oluşan, eşleri rakip iki insan gibi gösteren akımların da şiddete çok büyük tesiri olmaktadır, şiddete sebep olmaktadır", "Eşler arasında belli zamanda kalıcı olmayan belli problemler olabilir. Bu problemleri kalıcı problemler gibi görüp, hemen müdahale ederek büyütmenin bir faydası yoktur. Ailede münakaşa evliliğin tuzudur", "Bu kanun tasarısı, Türk aile yapısının temeline dinamit koyan bir kanun tasarısıdır" (2).

Yasanın adı yanlış
Yasanın adı, bir çelişki taşımaktadır. Çünkü, şiddet ailede yaşanmaktadır. Dolayısıyla korunması gereken "aile" değil, şiddete uğrayan ya da uğrama tehdidi altında olandır. Bu isimlendirme, şiddet üreten bir kurumun korunmaya çalışıldığı çağrışımı yapmaktadır. Hukukta isimlendirme önem taşımaktadır. Çünkü isimlendirme, tanımanın niteliğini belirlemekte ve sorunun nasıl kavrandığını göstermektedir. Sorunun doğru kavrandığı yerde, doğru isimlendirme yapılabilir ve çözümü için doğru araçlar seçilebilir. Bu nedenle, yasanın isminin "Ailenin Korunması" şeklinde ifade edilmesi doğru değildir. Böyle bir isimlendirme, aile fetişizminin bir yansımasıdır. Hukuk, aileyi kutsallık zırhıyla donatarak kadına yönelen ayrımcı uygulamaların (sömürünün ve şiddetin) kaynağı durumuna gelmektedir.

Yasa boşanma davası açan eşi korumuyor
Yasanın çıkmasından sonra yapılan eleştiriler ve uygulamada yaşanan sorunlar nedeniyle, yasada 5636 sayılı Kanunla değişiklikler yapılmıştır. Ayrıca 1 Mart 2008 tarihinde, 4320 Sayılı Yasa'nın Uygulanması Hakkında Yönetmelik çıkarılmıştır. Yasa'ya göre koruma talebi için başvuracak kişiler, aile içi şiddete maruz kalan eş, çocuklar, aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden biri, mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden biri koruma talebinde bulunabilir. Yasa'nın değişiklikten önceki şekli, ayrı yaşayan eşler hakkında korunma kararının verilmesine imkân tanımıyordu. Bu nedenle mahkemeler, boşanma davası açan ya da ayrı yaşayan eşlerin korunma talebini reddetmişlerdir. Oysa boşanma davasının açılması ya da eşin ayrı bir evde yaşamaya başlaması, kadının şiddet görme ihtimalini arttırmaktadır (3).

Yasada, boşanan ya da fiilen birlikte yaşayan kişilerin de bu yasadan yararlanacağı açıkça belirtilmemiştir. Bu nedenle bazı mahkemeler, sözü edilen durumdaki kadınlar için koruma talebine hükmetmemektedir. Oysa, 4320 sayılı Yasa'nın başka ülkelerdeki benzerlerinde hukuken geçerli bir evlilik aranmaksızın birlikte yaşayanlar da koruma kapsamına alınmaktadır (4).

Koruma için şiddet tehlikesinin varlığı yeterli olmalı
Diğer taraftan kadına yönelik şiddetin önlenmesi anlamında sadece şiddete maruz kalmış olma durumunda değil, şiddete uğrama tehlikesinin varlığı durumunda da yasa uygulanmalıdır. Yasa ve uygulama bu yönde genişletilmelidir. Çünkü yasa bu haliyle şiddete uğramayı ön koşul saymakta ve ikinci bir şiddet olayının gerçekleşmesini önlemeye çalışmaktadır. Şiddete uğrama tehlikesinin varlığı durumundaysa, kadın şiddete uğramadan korunmuş olacaktır (5).

Yasa'nın uygulanması noktasında en başta görevlilerin duyarsızlığının ve tavrının, kadınların yaşadıkları şiddeti açıklamada, buna karşı hukuksal yollara başvurmada olumsuz etki yaptığı belirtilebilir. Ayrıca bu sadece kolluk için değil, savcılar için de geçerlidir. Özellikle polise başvurulduğunda kadınların karşılaştığı "aile kavgasıdır, karışmayız" tepkisi ya da şiddet gören kadının eve gönderilmesi yasayı baştan işlevsizleştirmektedir (6). Karakollarda yaşanan şiddet gerçeği de kadınların bu konudaki çekincelerini arttırmaktadır. Gözaltında şiddet-cinsel işkence olayları yaşanmakta ve "şiddet merkezine, şiddetten şikayet için gidilmektedir"(7).

Boşanmış da olsa kadın eski eşin şiddetinden korunmalı
Yasadaki eksikliklerin uygulamaya yansıması da şiddete uğrayan kadınları mağdur etmektedir. Çünkü daha önce de belirtildiği gibi, yasa boşanmış kadınları ve evli olmamalarına rağmen birlikte yaşayan kadınları kapsamına almamaktadır. Oysa bu gruba giren kadınlar da yoğun bir şekilde şiddete uğramaktadır. Aile olma durumu, boşanmayla sona erse de eski kocaların eşlerini denetleme, kıskanma ve namusu olarak görme (8) eğilimi devam etmektedir. Bunun son örneği yakın zamanda Ayşe Paşalı'nın öldürülmesinde yaşanmıştır. Boşandığı eşinden şiddet gören ve eski eşi tarafından tehdit edilen Paşalı, Aile Mahkemesi'ne başvurarak koruma tedbiri istemiş ancak bu talebi, boşanmış eşlere 4320 sayılı yasanın uygulanmayacağı gerekçesi ile reddedilmiştir. Ve sonrasında Paşalı, eski kocası tarafından 7 Aralık 2010'de öldürülmüştür (9). Ancak bu olaydan sonra benzer durumdaki boşanmış bir kadının koruma talebi, aynı mahkeme tarafından kabul edilmiştir (10). Yasanın uygulama alanının genişletilmesi için ölüm olaylarının yaşanması mı beklenmelidir?

Uluslarassı sözleşmeler ve AİHM kararları emsal olmalı
Bu durum, Türkiye'nin taraf olduğu BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne de aykırıdır. Çünkü Sözleşme'nin 1.maddesindeki "medeni durumlarına bakılmaksızın" ifadesi, bütün kadınları içine almakta ve devleti bu konuda yükümlü kılmaktadır. Uygulamada bazı hakimlerin, fiili beraberlikleri de içine alacak şekilde kararlar vererek, Yasa'nın uygulama alanını genişlettikleri görülse de (10) bu konuda bütünlüklü bir uygulamadan söz edilemez.

AİHM'nin Türkiye'yi aile içi şiddetle ilgili bir davada mahkum etmesi, yasanın gerektiği gibi işlemediğini göstermektedir. Mahkumiyete konu olan davanın ismi, Opuz,-Türkiye davasıdır. Türkiye, bu davayla aile içi şiddetten kadını koruyamadığı gerekçesiyle AİHM tarafından mahkum edilen ilk ülke olmuştur (11).

Şiddet yasayla bitmiyor, devlet eşitsizliğe karşı kayıtsız
Türkiye'de erkek şiddeti, münferit değil sistematiktir ve Opuz gibi pek çok vaka bulunmaktadır (12). Kadına yönelik şiddet, devletin öncelikli meselesi olmamaktadır. Yasalar çıkarmak ve bu işin yalnızca yasal çerçeveyle çözüleceğini düşünmek, yaşanan şiddet gerçeği karşısında gerçekçi bir yaklaşım değildir. Zaten yasal reformlara rağmen şiddetin bu kadar yaygın olması, bunu doğrulamaktadır. Ayrıca kadınlar lehine düzenlemeler de etkin bir şekilde uygulanmamaktadır. Uygulamaya hakim olan eril bakış, bu düzenlemelerin hayata geçmesini engellemektedir. Devlet, kendisi için önem arz etmeyen konularda (kadınların eşitsiz konumu, şiddet görmeleri ve sömürülmeleri bunlardan biridir) kayıtsız kalmakta ya da ihmalkar davranmaktadır. Opuz kararı, bu kayıtsızlığın ve ihmalkarlığın çok açık bir örneği olarak karşımızda durmaktadır. Zaten Mahkeme bu kayıtsızlığı, "yargı düzeyinde genel ve ayrımcı pasiflik" (13) şeklinde ifade etmiştir.

Kolluktan yargıca dönüşüm gereği
Kadına yönelik şiddetin bu kadar yaygın olduğu bir ülkede, sığınma evlerinin azlığı da bu kayıtsızlığı doğrulamaktadır. Türkiye'de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı 29, belediyelere ve özel kurumlara ait 25 olmak üzere toplam 54 sığınma evi bulunmaktadır (14).

Yasa'nın uygulanması noktasında şiddet mağduru kadınların sosyo-ekonomik güçlerinin yetersizlikleri, yasadan habersiz oluşları ve kolluğun tavrı daha baştan kadının mağduriyetini açıklamasını zorlaştırmaktadır. Bir de buna yasanın eksikliklerini ve bunun uygulamaya yansımasını eklediğimizde, yasanın etkisi oldukça sınırlanmaktadır. Bu nedenle, yasanın eksiklikleri giderilmeli ve kapsamı genişletilmelidir. Ama daha da önemlisi, kolluktan başlayıp savcıya ve hakime uzanan sürecin, bir dönüşüm geçirmesi gerektiğidir. Çünkü bu sürecin aktörü olan uygulayıcıların duyarlılık kazanması, yasanın işlerliğini olumlu yönde etkileyecektir. (EB/EK)

* Kocaeli Üniversitesi Araştırma Görevlisi
___________________________________________________
Dipnotlar:

1. Nurhan Erol, "Koruma Kararı ve Uygulaması, Kadına Yönelik Şiddete Karşılaştırmalı Hukukun Yaklaşımı", 2.b., İstanbul: İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi Yayını, 2002, s.96

2. Erol,, s.96

3. Fatma Benli, "4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısı Hakkındaki Görüş ve Öneriler Aile İçi Şiddet Önlemede Avusturya Modeli", Hukuk Dünyası, Sayı: 2006/3, Temmuz-Aralık 2006, s.14

4. Nazan Moroğlu, "Kadına Yönelik Şiddet ve Ailenin Korunmasına Dair Kanun", Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu TÜBAKKOM VII.Kitap 9.Dönem 2 Mayıs 2007-5 Mayıs 2009, Yay. Haz: Harika Levent, 1.b., Ankara: Türkiye Barolar Birliği Yay., 2009, s.233

5. Karınca, 2007KARINCA, Eray, "Ailenin Korunmasına Dair Kanunda 5636 Sayılı Kanunla Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi", Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Sayı:11, Temmuz 2007, s.119

6. Bilal Köseoğlu, "Ailenin Şiddetten Korunması", Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 77, Temmuz-Ağustos 2008, s. 333

7. Erol, s.100

8. Eray Karınca, "Kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi için beş öneri", http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=939704&Date=25.12.2009&CategoryID=42, Erişim Tarihi: 24.11.2009

8. Eski Koca Devlet Korumayınca Öldürebildi, http://bianet.org/bianet/toplum/126568-eski-koca-devlet-korumayinca-oldurebildi

9. 2.Ocak.2011 tarihli Milliyet gazetesi

10. Örneğin Hakim Eray Karınca, birlikte yaşadığı kişinin uzun süredir kendisine şiddet uyguladığını, hayatı için endişe duyduğunu ileri sürerek korunma isteyen kadın için dört ay süreli koruma tedbiri alınmasına karar vermiştir. "Kadınlar Bu Mahkeme Kararlarını Aklınızın Bir Köşesinde Tutun", http://bianet.org/bianet/kadin/115583-kadinlar-bu-mahkeme-kararlarini-aklinizin-bir-kosesinde-tutun, Erişim Tarihi: 22.11.2009

11. Eray Karınca, "Devlet ne yapmalı?", http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=943692&Date=04.12.2009&CategoryID=42, Erişim Tarihi: 12.12.2009

12. AİHM'den Aile İçi Şiddete İkinci Mahkumiyet Yolda", http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/116073-aihmden-aile-ici-siddete-ikinci-mahkumiyet-yolda, Erişim Tarihi: 26.11.2009

13. Opuz-Türkiye Davası, http://www.yargitay.gov.tr/aihm/upload/33401-02.pdf, Erişim Tarihi: 25.11.2009

14. http://www.shcek.gov.tr/hizmetler/Kadin_Aile_Toplum/KadinKonukevleri.Agustos09.pdf, Erişim Tarihi: 26.11.2009

kaynak:http://bianet.org/bianet/diger/127481-kadinin-siddetten-korunmasi-icin-eril-devlet-donusmeli

Kadınları Öldüren Kontrolsüz Öfke Değil Sistematik Şiddet

Erkekler 2010'da 388 kadın ve çocuğu öldürdü ya da yaraladı. Şiddet olaylarının en az 42'sinde mağdurların tehdit altında olduğu çevrelerince biliniyordu, can güvenlikleri bulunmadığı, tehdit edildikleri ya da şiddet gördükleri gerekçesiyle daha önce karakola ya da savcılığa başvurmuştu.

bianet'in gazetelerden, internet sitelerinden ve haber ajanslarından derleyerek hazırladığı çetelelere göre, erkekler 2010'da en az 217 kadın ve üç çocuğu öldürdü, 164 kadın ve 4 çocuğu yaraladı.

Pek çok cinayet, yaralama, taciz ve tecavüz olayında görgü tanıklarının, mağdurların ya da faillerin sözleri şiddetin ilk kez yaşanmadığını gösteriyordu. Ölüm ya da ağır yaralanma yıllardır süregiden şiddetin vardığı doruk noktasıydı.

Şiddet olaylarının en az 42'sinde mağdurların tehdit altında olduğu çevrelerince biliniyordu, can güvenlikleri bulunmadığı, tehdit edildikleri ya da şiddet gördükleri gerekçesiyle daha önce karakola ya da savcılığa başvurmuştu.

OCAK

14 OCAK

Cinayet

Avusturya'da boşandığı kocası Ş.K. tarafından bıçaklanarak öldürülen P.K.'nin, daha önce de eski kocası tarafından defalarca ölümle tehdit edildiği ortaya çıktı. P.K. İstanbul'da toprağa verilirken, katil zanlısı ise psikiyatri kliniğine kapatıldı.

23 OCAK

Cinayet

Almanya'da Gelsenkirchen kentinde ayrı yaşadığı kocası M.Ş. tarafından bıçaklanarak öldürülen dört çocuk annesi N.Ş.'nin daha önce de defalarca kocasının şiddetine maruz kaldığı ortaya çıktı. Yapılan otopsi sonucu hazırlanan rapor, M.Ş.'nin karısı N.Ş.'yi öldürdükten sonra bıçağı kendisine saplayarak intihar ettiğini doğruluyor.

ŞUBAT

4 ŞUBAT

Cinayet - tecavüz

Adana'da tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda kalan ancak gördüğü şiddet nedeniyle ailesinin yanına dönen E.Ş.'yi (23), kocası M.Ş, barışma teklifini kabul etmediği için öldürdü. M.Ş., kayınpederini de yaralayıp intihar etti.

MART

7 MART

Cinayet

Malatya'da karısı V.K.'yı (33) dövüp burnunun kırılmasına neden olan Y.K., karısı ameliyat olduğu için hastanede yattığı sırada üç aylık bebeğini döverek ölümüne neden oldu. Y.K. tutuklandı.

12 MART

Cinayet

Adana'da Y.İ. (30), 1.5 yaşındaki kızını kendisine göstermedikleri iddiasıyla tartıştığı eski kayınvalidesi G.S.'yi (43) öldürüp eski eşi C.S.S.'yi (20) yaraladı. Y.İ., olay sırasında birlikte oldukları iddia edilen babası A.İ. ve kardeşi C.İ. ile kaçtı. Y.İ.'nin eski eşini daha once de ölümle tehdit ettiği öne sürüldü.

19 MART

Cinayet

İzmir'de C.D. (31), evlilik teklifini de kabul etmeyen lise öğrencisi G.D.'ye (19), halasının evinde bıçakla saldırdı. G.D. de kendisini bıçakla korumak isteyince C.D. ve G.D. olay yerinde yaşamlarını yitirdi. Akrabaları, C.D.'nin G.D.'yi bir süredir tehdit ettiğini ve G.D.'nin bu nedenle dört gün önce halasının evine taşındığını anlattı.

NİSAN

3 NİSAN

Yaralama

Gaziantep'de kendisinden şiddet gördüğü için annesini evine dönen eşi M.İ.'yi almaya giden İ.İ. (23), çıkan tartışmada kayınvalidesi Z.İ.'yi (47) bıçakla yaraladı. İ.İ. olaydan sonra kaçtı.

5 NİSAN

Yaralama

Kars'ta eşi M.A. ve kayınbiraderi R.A. tarafından darp edildiğini ileri süren kadın hastanede tedavi altına alındı. Burnunda kesikler olan Y.A., başvurduğu karakoldan hastaneye götürülüşü sırasında görevli bir askerin de kendisine şiddet uyguladığını söyledi.

24 NİSAN

Taciz - ensest

Bursa'da annesi ağabeyi tarafından bıçaklanarak öldürülen ve babasının tacizine uğradığı iddiasıyla sık sık evden kaçan H.B. (20), intihar etmek istedi. H.B.'nin 15 gün önce Bursa Emniyet Müdürlüğü'ne başvurup babasından şikayetçi olduğu, gözaltına alınan babanın mahkeme tarafından serbest bırakıldığı öğrenildi.

28 NİSAN

Cinayet

Manisa'da A.N.B. (50), ayrı yaşadığı karısı LB.'yi (39) sokak ortasında vurarak öldürdü. Bir çocuk annesi L.B.nin geçtiğimiz yıl geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığı ve çiftin ayrı yaşamaya başladığı belirtildi. Boşanma sürecinde L.B.'nin kendisini rahatsız ettiği gerekçesiyle karakola giderek kocasından şikayetçi olduğu, mahkeme tarafından kocaya eve yaklaşmama cezası verildiği öğrenildi.

MAYIS

21 MAYIS

Cinayet

Denizli'de N.K. (57), kendisinden kaçan sevgilisi F.Ö.'yü (38) bulup önce yaraladı; bir yıl cezaevinde yatıp çıktıktan sonra da çalıştığı işyerinde silahla vurup öldürdü.

26 MAYIS

Yaralama

Adana'da İ.K. (36), iki yıl önce boşandığı eşi N.B.'ye "kıskançlık" nedeniyle ateş açtı. Silahlı saldırı sırasında kız kardeşini korumak isteyen R.B. (33), tabancanın önüne atlayarak yaralandı. İ.K.'nin boşandığı eşini daha önce de bıçakla yaraladığı öğrenildi. Polis, olaydan sonra kaçan İ.K.'yi arıyor.

HAZİRAN

3 HAZİRAN

Cinayet

Şanlıurfa'da yedi çocuk annesi T.K. (48), evinde silahla vurularak öldürüldü. T.K.'yi kızıyla evlenmesine izin vermediği için 15 gün önce bıçakla yaralayan yeğeni şüpheli sıfatıyla gözaltına alındı.

9 HAZİRAN

Tecavüz

Bursa'da B.S. (29), eşi N.S.'yi (26) para karşılığında erkeklerle birlikte olmaya zorladığı iddiasıyla gözaltına alındı. N.S.'nin dokuz ay önce doğum yaptığı, bebeğinin ise kafa travması geçirdikten sonra koruma altına alındığı öğrenildi.

Taciz

Malatya'da F.Ö. (32) ayrı yaşadığı karısı E.Ö.'yü (26) servis beklediği duraktan kaçırdı. E.Ö., daha önce yedi aydır ayrı yaşadığı kocası ile yanındakilerin kendisini kaçırmak istediklerini belirterek şikayette bulunmuştu.

15 HAZİRAN

Cinayet

Denizli'de A.G. (40), kendisinden boşanmak isteyen eşi F.G.'yi (26) evden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı alışveriş merkezinde öldürdükten sonra intihar etti. A.G.'nin F.G.'yi daha önce de bıçakla yaraladığı ortaya çıktı.

16 HAZİRAN

Cinayet

Adana'da V.A. (32), kayınvalidesini öldürdü, kayınpederi ve üç kişiyi rehin alan V.A., karısını da kaçırdı. V.A.'nın daha önce eşinin ailesini tehdit ettiği ve ailenin Emniyete şikayette bulunduğu öğrenildi.

18 HAZİRAN

Cinayet

Muğla'da C.O., Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Peyzaj Mimarları Odası Muğla İl Temsilcisi Hülya Yolcubal'ı evinin önünde öldürüldü. Yolcubal, eski sevgilisi C.O. hakkında "kendisini tehdit ettiği" suçlamasıyla şikâyette bulunmuştu.

TEMMUZ

16 TEMMUZ

Cinayet - Yaralama

Adana'da, M.Ö. (35), şiddet uyguladığı eşi ile çocuklarını yanına alan kayınpederi S.K.'yi (52) traktörle ezerek öldürdü.

18 TEMMUZ

Yaralama

Van'da F.P., geçtiğimiz sene dövüp kulağını kestiği eşi S.P.'ye yine şiddet uyguladı. Geçtiğimiz yıl hastanedeki tedavisinin ardından bir süre koruma altında tutulan ancak daha sonra mahkeme kararıyla evine geri gönderilen S.P., hastaneye kaldırıldı. F.P. kaçtı. S.P.'nin tedavisi yoğun bakım ünitesinde sürüyor.

22 TEMMUZ

Yaralama

Trabzon'da mahkemenin eşini dövdüğü gerekçesiyle altı ay evden uzaklaştırma verdiği F.T., altı gün sonra alkollü halde eve gelip eşi M.T.'yi dövüp bıçakladı. Mahkemede "Ne olmuş yani eşimdir, döverim de severim de" diyen zanlı tutuklandı.

28 TEMMUZ

Şiddet

Trabzon'da karısını dövdüğü gerekçesiyle iki yıl hapis cezasına çarptırılan M.Y.,(35) tahliye olduktan bir ay sonra 13 yıllık karısı Ö.Y.'yi çırılçıplak soyarak dövdükten sonra üzerine tuvaletini yaptı.

29 TEMMUZ

Cinayet

Eskişehir'de S.E. (44), kendisinden boşanmak isteyen karısı N.E.'yi (46) bıçaklayarak öldürdü, kendisine engel olmaya çalışan oğlu H.Ç.'yi de (16) yaraladı. N.E., üç gün önce eşinden gördüğü şiddet nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı.

AĞUSTOS

11 AĞUSTOS

Cinayet

Mersin'de O.Y. (45), kendisinden boşanmaki isteyen eşi N.Y.'yi (41), kızlarıyla birlikte yaşadığı evin balkonundan atarak öldürdü. Çiftin birkaç gün önce yine kavga ettikleri için polis merkezinde ifade verdikleri öğrenildi.

29 AĞUSTOS

Yaralama

Adana'da İ.T. (38), cep telefonuna gelen mesajı okumak istemeyen ve yaşları sekiz ile 12 arasında değişen dört kızı ile eşi K.T.'yi (35) dövdü. K.T., kızlarıyla birlikte savcılığa başvurdu. K.T., cinayet suçundan sabıkalı olan İ.T.'yi daha önce de jandarmaya şikayet ettiğini ancak İ.T.'nin ifade verdikten sonra serbest bırakıldığını ve kendilerini ölümle tehdit ettiğini söyledi.

EYLÜL

6 EYLÜL

Cinayet

Mersin'de H.K. (40), sığınma evinde kalırken yakınlarının araya girmesiyle eve dönmeyi kabul eden karısı T.K.'ye (38) eve dönüş yolunda bıçaklayarak öldürdü. T.K.'nin kocasından kurtulmak için tarlaya saklandığı ancak H.K.'nin karısını bulup 17 yerinden bıçakladığı ortaya çıktı.

17 EYLÜL

Saldırı

Adana'da C.G. (28), şiddetli geçimsizlik nedeniyle kendisinden boşanan eşi R.O.'nun (25) babasının evine molotof kokteylli saldırı düzenletti. C.G.'nin iki ay önce de eski eşinin babasının otomobilini yaktığı öğrenildi. Olayla ilgili olarak yedi kişi gözaltına alındı.

25 EYLÜL

Cinayet

Antalya'da M.K. (54); eşi E.K.'yi (46) av tüfeğiyle vurarak öldürdükten sonra teslim oldu. İki çocuk annesi E.K.'nin yaklaşık iki ay önce evden ayrıldığı ve cinayetten iki gün önce eşiyle barıştığı öğrenildi.

EKİM

16 EKİM

Cinayet

Adana'da H.A. (20), çalışmasını istemediği ablası H.Z. (32) ile kendisine engel olmak isteyen annesi F.A. (55) ve kızkardeşi B.A.'yı (18) bıçaklayarak öldürdü. H.A.'yı azmettirdiği öne sürülen eniştesi B.Z. gözaltına alındı. B.Z.'nin kayınpederi S.A.'yı sık sık tehdit ettiği, cinayete teşebbüs ve araç kurşunlama suçundan tutuksuz yargılandığı ortaya çıktı.

18 EKİM

İntihar

Adana'da 14 Ekim'de kendini asarak intihar eden Ç.B.'nin (17) annesi ve kardeşi, Ç.B.'nin babasından gördüğü baskı ve şiddet nedeniyle intihar ettiğini öne sürdüler. Anne Z.B., eşi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Baba A.B.'nin, kızının intiharından bir gün önce eşinin boşanma davası açmasına sinirlenerek kayınpederinin evini bastığı ve baldızı N.Ö.'yü (38) bıçakladığı ortaya çıktı. Olayın ardından evine dönen A.B.'nin bu kez de kızlarını dövdüğü, olay günü alışverişe çıkan iki kızkardeşin eve döndüklerinde Ç.B.'yi ölü buldukları belirtildi.

21 EKİM

Yaralama

İstanbul'da eski sevgilisi A.B.'nin (29) evine giden uzman çavuş S.K., A.B. ile erkek arkadaşı S.G.'yi (31) bacak ve ayaklarından vurarak yaraladı. A.B.'nin kendisini rahatsız eden S.K. hakkında daha önce beş kez savcılığa suç duyurusunda bulunduğu öne sürüldü.

22 EKİM

Yaralama

Bursa'da bir ay önce dövdüğü eşi K.Ş.'nin (47) şikayeti üzerine gözaltına alınıp savcılıktan serbest bırakılan M.Ş. (64), kayınvalidesinin evini basıp olaydan sonra annesinin yanına taşınan K.Ş.'yi bıçakla ağır yaraladı.

KASIM

4 KASIM

Yaralama

Mersin'de eşine şiddet uyguladığı için 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun uyarınca, mahkeme kararıyla evden uzaklaştırılan F. D. (41), eşi K.D.'yi ve oğlu F.D.'yi (15) bıçakladı. Olaya çiftin oğlu V.D. (3) de tanık oldu.

ARALIK

1 ARALIK

Cinayet

İzmir'de Z.Ö. (36), kızı E.Ö.'yü (9) döverek öldürdü. Kızının öldüğünü fark edince beş yaşındaki kızını da yanına alarak kaçan Z.Ö. kısa süre sonra yakalandı. Z.Ö.'nün karısı H.Ö.'nün yaklaşık altı ay önce iki kızıyla birlikte Mardin'e ailesinin yanına taşındığı, iki kızını da babalarının yanında bıraktığı öğrenildi. Z.Ö. ifadesinde, yemek yemediği için dövdüğü kızını daha önce de annesini özlediği için birkaç kez dövdüğünü söyledi. Z.Ö. tutuklanırken beş yaşındaki kızı İzmir Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından koruma altına alındı.

3 ARALIK

Yaralama

Edirne'de bir baba, kocasından boşanmak isteyen kızını sokak ortasında dövdü. Çevredekiler olaya müdahale etmeyince taksi durağındaki şoförler araya girip adamı sakinleştirmeye çalıştı. Ancak adam kızına bir kez daha saldırınca olay yerine polis ekipleri geldi. Genç kadın babasından şikayetçi olmayınca herhangi bir işlem yapılmadı.

4 ARALIK

Bursa'da Ü.B. (30), ikinci eşi İ.B.'nin (50), down sendromlu kızı E.A. (10) ile küçü kızı E.A.'ya (8) cinsel tacizde bulunduğu ve kızlarını dövdüğü iddiasıyla polise başvurdu. İ.B. tutuklandı ancak geçim sıkıntısı çeken Ü.B., dört ay sonra şikayetini geri alınca tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu ve eve geri döndü. Yaklaşık iki ay önce ailenin komşularından biri polisi arayarak İ.B.'nin çocukları taciz ettiğini ileri sürdü. Ü.B., firari durumdaki kocasının kendisini telefonla tehdit ettiğini, kocasının yokluğunda nasıl geçineceğini bilemediğini söyledi.

7 ARALIK

Cinayet

Ankara'da İ.Y. (45), eski eşi A.P.'yi (42) sokak ortasında bıçaklayarak öldürdü. Olaydan sonra kaçan İ.Y. kısa süre sonra yakalandı. İ.Y.'nin evliyken A.P.'ye şiddet uyguladığı ve tecavüz ettiği için yargılandığı ancak hakime "Pişmanım, karımı seviyorum" dediği için serbest bırakıldığı, A.P.'nin ise eşinin tehditleri nedeniyle polise ve savcıya başvurduğu halde "boşanmış oldukları için" koruma kararı aldıramadığı ortaya çıktı.

9 ARALIK

Tecavüz

Samsun'da S.Ş. (28), yaklaşık on gün önce evden kaçtıkları ileri sürülen S.Y. (13) ile D.K.'ye (11) tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklandı. S.Ş. hakkında başka bir suçtan üç yıl yedi ay on gün kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu ortaya çıktı.

18 ARALIK

Şüpheli intihar

Samsun'da üç çocuk annesi Ç.G.'nin (25), kayınpederi ile birlikte oturdukları evde, kendisini asarak intihar ettiği öne sürüldü. Ç.G.'nin kocası Ş.G. (27), olaydan sonra gözaltına alındı. Yakınları, kayınpederinin Ç.G.'ye şiddet uyguladığını, Ç.G.'nin ayrı bir evde yaşamak istediğini belirtti.

22 ARALIK

Yaralama

Adana'da inşaat işçisi M.Ö. (34), dövdüğü karısı Ş.Ö. (23) hastanede tedavi görürken oğlu İ.Ö.'yü (7) de ders kitabını okuyamadığı bahanesiyle dövdü. İ.Ö., annesi eve döndükten sonra polisi arayıp yardım istedi. M.Ö. gözaltına alınırken İ.Ö. hastaneye kaldırıldı. İ.Ö. hastaneye kaldırıldı. Henüz 14 yaşındayken M.Ö. ile evlendirildğini ve üç çocuğu bulunduğunu anlatan Ş.Ö. gidecek bir yeri olmadığını belirterek kocasından şikayetçi olmadı. Babasından korktuğu için eve gitmek istemeyen İ.Ö. de evine döndü. Polis, darp edilen kişinin yaşı küçük olduğu için kamu davası açılması için dosya hazırlayarak savcılığa gönderildi. Gözaltına alınan M.Ö. ise polisteki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Adana Sosyal Hizmetler İl Müdürü Fazlı Doğanç annesi ve babasından şiddet gören çocukların hakim kararıyla ailesinden alınabileceğini bildirdi.

23 ARALIK

Cinayet

Ankara'da S.B. (29) karısı F.B.'yi (23) tabancayla öldürdü. Olaydan sonra polise teslim olan S.B. tutuklandı. Olay yerinde 20 boş kovan bulundu. Çiftin üç yıllık evli olduğu ve bir çocuklarının bulunduğu öğrenildi. S.B.'nin karsına şiddet uyguladığı, F.B.'nin bir süre önce evi terk edip ailesinin yanına yerleştiği ancak barışma teklifini kabul edip kısa süre önce evine geri döndüğüü, olaydan bir gün önce yeniden şiddet görünce durumu ailesine anlattığı ve çiftin arasındaki son kavanın bu nedenle çıktığı ortaya çıktı.

26 ARALIK

Yaralama

İzmir'de M.B.B., eski kız arkadaşı T.Y. (26) ile babası C.Y.'yi (56) sokak ortasında bıçaklayıp kaçtı. C.Y., bir süre önce kızını rahatsız ettiği gerekçesiyle zanlı M.B.B. hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

kaynak: http://bianet.org/bianet/bianet/127370-kadinlari-olduren-kontrolsuz-ofke-degil-sistematik-siddet

Kadınların Eylemi Ses Verdi: Altı Tecavüz Sanığına İddianame Hazır

Muğla'da toplu tecavüzle suçlanan altı kişi hakkındaki iddianame, 18 yaşından küçük iki sanığın aynı olaydan yargılandığı davanın ilk duruşması görülürken tamamlandı. Bu sırada Türkiye'nin her yerinden kadınlar, adliye önünde eylemdeydi.



2007 yılı Haziran ayında Muğla ili Fethiye ilçesi Gebeler kaplıcasında aralarında Milli Eğitim müfettişi ve öğretmenlerinin de olduğu tecavüzcülerden tespit edilebilen sekiz sanık hakkında suç duyurusunda bulunulduğu halde, suç tarihinde yaşları 18'den küçük olan ikisi hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.

Duruşma başlamadan önce Türkiye'nin her yerinden kadınlar, tecavüzcüleri koruyan ve Yargıtay kararına rağmen altı yetişkin tecavüz zanlısını yargılamayan hukuk sistemini protesto etmek üzere Muğla Adliyesi önündeydi. Kadınlar eylemlerini sürdürürken altı yetişkin zanlı hakkındaki iddianame de tamamlandı.

Kadınların müdahillik talebi kabul edilmedi
Üç yıllık hukuk mücadelesi sonunda başlayan ve Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına, sanıklar ve savcının tanık olarak dinlenmesini istediği diğer altı zanlı katılmadı.

Mahkeme başkanı, Yargıtay kararına rağmen haklarında dava açılmayan altı kişi hakkındaki iddianamenin tamamlandığını açıkladı. Diğer dosyada sanık oldukları için mahkeme daha önce tanık olarak açıklanan altı kişinin dinlenmesinden vazgeçti. Mahkemenin iddianameyi kabul edip duruşma günü vermesi, her iki davanın aynı mahkemede görülmesi ve dosyaların birleştirilmesi bekleniyor.

Mahkeme, Mor Çatı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) ve Amargi ile tek tek kadınların müdahillik başvurularını kabul etmedi. İzmir Barosu'nun gözlemci olarak davayı izleme talebi de sanıkların yaşlarının 18'den küçük olması ve davada gizlilik kararı bulunması nedeniyle reddedildi.

Savcının sanıklar hakkında tutuklama kararı çıkarılması talebi de reddedildi. Sanıkların zorla getirilmesine ve olay tarihinde nerede bulunduklarının belirlenmesi için cep telefonu sinyallerinin tespitine ilişkin talep ise kabul edildi. Dava 16 Mart'a ertelendi.

Kadın örgütleri adliye önündeydi
Denizli, Muğla, Antalya, Ankara, İzmir, İstanbul, Datça, Bodrum, Didim, Adana ve Fethiye'den yaklaşık 150 kadın, tecavüz olayını ve tecavüzcüleri kollayarak ilerleyen hukuki süreci protesto etmek üzere öğle saatlerinden itibaren Muğla Adliyesi önündeydi.

Kadınlar duruşma boyunca, "Tecavüz çetesi yargılansın", Erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz", "Yaşasın kadın dayanışması," "Kadınlar burada tecavüzcüler nerede", "Yargı tecavüzcüyü koruma" sloganları attı. Türkiye Tecavüze Karşı Kadın İnisiyatifi adına basın açıklamasının okunmasının ardından her ili temsilen bir kadın konuşma yaptı.

Açıklamada, tecavüze maruz kalan kadının yaptığı ilk başvurunun ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun raporuna rağmen Fethiye Savcılığı'nın takipsizlik kararı verdiğini hatırlatıldı. Takipsizlik kararına tecavüzcülerin "öğretmen" olmasının gerekçe gösterildiği belirtilerek, "Tecavüzcünün mesleğinin bir önemi yok. Tecavüzcü ressam, öğretmen, müfettiş, doktor olabilir" denildi.

Kadınlar tüm sorumluları tecavüze ortak olmamaya ve altı tecavüzcünün de en kısa zamanda yargılanmaları için sorumluluk almaya çağırdı. (BB/EÖ)

kaynak: http://bianet.org/bianet/kadin/127436-kadinlarin-eylemi-ses-verdi-alti-tecavuz-sanigina-iddianame-hazir