22 Ekim 2010 Cuma

Tecavüzcüler Dışarıda, Adalet Nerede?

Biz feminist kadınlar yıllardır taciz ve tecavüz davalarının yakın takipçisiyiz. Taciz ve tecavüz davalarında tacizi ve tecavüzü ispatlamada yaşanan zorluklara, bu davalarda verilen erkek egemen zihniyetten kaynaklı adaletsizliklere direniyor ve bunları deşifre ediyoruz. Daha önce de söyledik, yine söylüyoruz. Yargıtay 5. Ceza Dairesi tecavüz davalarında, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan “ruh sağlığı bozulmuştur” raporunu zorunlu kılıyor. Adli Tıp Kurumu ise randevu tarihini en erken 1 yıl sonraya veriyor.

Bazı yerel mahkemeler Üniversite hastanelerinden alınan Travma Sonrası Stres Bozukluğu raporunu kabul ederken, Yargıtay 5. Ceza Dairesi bu raporlara dayanılarak verilen mahkumiyet kararlarını bozuyor ve Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasını zorunlu kılıyor. Diğer yerel mahkemeler ise, Yargıtay’ın kararlarını bozacağını gerekçe göstererek üniversitelerden alınan ruh sağlığı bozulmuştur raporlarına rağmen tecavüze uğrayan kadınları İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderiyor. Verdiği kararların güvenilirliği tartışmalı olan İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen tecavüz davaları yıllarca uzuyor ve tecavüzcüler ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor.

Bu yıl mart ayında Sincan’da bir toplu tecavüz daha gerçekleşti. Tecavüze uğrayan kadın hemen hukuki süreci başlattı ve o günden itibaren biz Ankara’da yaşayan kadınlar olarak bu tecavüz olayının yakın takipçisi olduk. Olay sonrasında tecavüz nedeniyle tutuklanan tecavüzcüler, 7 ay boyunca tutuklu yargılanmalarına rağmen 19 Ekim günü salıverildirler. Gerekçe olarak, raporun Adli Tıp Kurumundan gelmesinin uzun zaman alacağı gösterildi. Sonuç olarak tecavüzcüler şu an dışarıdalar. Rapor Adli Tıp'tan dönene ve cezaları kesinleşene kadar, mağduru tehdit etmeyeceklerinin, tanıklara baskı yapmayacaklarının ve başka kadın ve çocuklara tecavüz etmeyeceklerinin hiçbir garantisi yok!
Şu an iki tecavüzcü erkek ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyorlar. Erkek egemen sistem bizi öldürülmediğimiz, hayatta kaldığımız ve yaşama inadımız için adeta cezalandırıyor. Bu da bize adaletin gerçek bir adalet olmadığını en açık biçimde gösteriyor.

Buradan bir kez daha Yargıtay'a sesleniyoruz: Tecavüz davalarında Adli Tıp Kurumundan rapor alınması zorlamasına son verilmelidir. Tecavüz davalarında Üniversite Hastanelerinden alınmış raporlar yeterli ve geçerli kabul edilmelidir.

Buradan bir kez daha Hükümete sesleniyoruz: Bağımsız Üniversite Hastaneleri bilirkişi olarak kabul görmelidir. Bu düzenleme derhal hayata geçirilmelidir. Üniversite Hastaneleri bünyesinde “Derhal Tecavüz Kriz Merkezleri” açılmalıdır.

Buradan bir kez daha Mahkemelere Sesleniyoruz: Çocukları- Kadınları Adli Tıp Kurumu'na göndermeyin. Adli Tıp Kurumunu gerekçe göstererek tecavüzcüleri serbest bırakmayın.

Bilinmelidir ki kadınlar olarak bedenimize istedikleri türden müdahale etmeyi kendilerine hak gören erkeklere ve taciz ve tecavüzü meşru kılan erkek egemen zihniyete karşı her zaman mücadele edeceğiz. Bizler, evde, sokakta, işyerinde hiçbir kadın tecavüze uğramayana dek tecavüzcülerin ve suç ortaklarının peşini bırakmayacağız.

Erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz!!!
FeministBiz

Destekleyenler:
-Sosyalist Feminist Kolektif
-Üniversiteli Genç Kadınlar
-Kozadan İpeğe Kadın Kooperatifi
-Kadın Dayanışma Vakfı
-Kaos GL LGBTT Derneği
-Pembe Hayat LGBTT Derneği
-Türkiye İnsan Hakları Vakfı
-Yeşiller Partisi
-Çankaya Belediyesi Sığınma Evi Çalışanları



BASINDAN:

22 Ekim 2010 Sincan Adliyesine tahliyeye itiraz dilekcesi verildi ve basin aciklamasi yapildi


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16107442.asp?gid=373

http://www.dha.com.tr/n.php?n=f5f4c91f-2010_10_22

http://www.stgm.org.tr/tr/manset/detay/kadinlardan-tecavuzcu-isyani

http://haber.gazetevatan.com/o-karara-boyle-isyan-ettiler/336059/7/Yasam

http://www.hukukihaber.net/yasam/kadinlardan-tecavuzcu-isyani.htm


21 Ekim 2010 Avukat Evren Paydak NTV de tahliye uygulamasına ilişkin konustu.

http://video.ntvmsnbc.com/#tahliye-skandali.html



Tahliye haberine ilişkin basında çıkanlar:

http://www.ntvmsnbc.com/id/25143823/

http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/10/21/tecavuze.7.ay/593828.0/index.html

http://www.milliyet.com.tr/tecavuz-saniklari-7-ayda-kurtuldu/guncel/haberdetay/21.10.2010/1304243/default.htm

http://taraf.com.tr/haber/tecavuz-simdi-rapor-18-ay-sonra.htm



http://www.ankahukuk.com/index.php?option=com_kunena&func=view&catid=31&id=6172&Itemid=266#6173


http://www.ntvmsnbc.com/id/25143823/


http://haber.gazetevatan.com/bakanlik-daha-bilgili-cikti/335938/7/Yasam

http://www.bianet.org/bianet/kadin/125638-kadinlar-soruyor-tecavuzculer-disarida-adalet-nerede









21 Ekim 2010 Perşembe

BASINA VE KAMUOYUNA

Tecavüzcüler Aramızda!

Bu yıl Mart ayında Sincan’da gerçekleşen toplu tecavüz olayıyla ilgili Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 19 Ekim’de yapılan üçüncü duruşmasında tecavüzcüler serbest bırakıldı.

Mahkeme heyeti tahliye gerekçesi olarak Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin Üniversite Hastanelerinden alınan raporları kabul etmemesi nedeniyle dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi ve Adli Tıp Kurumu’nun da görüşmeyi bir buçuk yıl sonraya vermesi olarak sundu. Erkek egemen sistem, hukuk sistemi, mahkemeler ve Adli Tıp yine el ele vererek tecavüzcüden yana bir karar verilmesine yol açtılar. Tecavüze maruz kalan kadının can güvenliği yok. Serbest bırakılan sanıkların delilleri karartmayacağına dair bir güvence söz konusu değil. Tecavüzcüler serbest ve hiçbirimiz güvende değiliz.

Yıllardır taciz ve tecavüz davalarının takipçisi olan ve erkek adaletin değil gerçek adaletin tecelli etmesi için mücadele eden biz feminist kadınlar 22 Ekim Cuma günü saat 11:00’de Sincan Fatih Adliyesi önünde, mahkeme heyetin tahliye kararını bir kez daha gözden geçirmesini isteyeceğiz.

Basına ve kamuoyuna duyurulur.

not:Sincan'a gidecek otobüs yarin saat 10:00'da kolejdeki çankaya belediyesi otoparkından kalkacak.

20 Ekim 2010 Çarşamba

MEDİZ'den Medyaya Çağrı: Tecavüze Ortak Olmayın

Kadınların Medya İzleme Grubu (MEDİZ), ilk bölümü 17 Ekim'de Habertürk televizyonunda yayımlanan ve tecavüzü komedi malzemesine dönüştüren "Gölgede Muhabbetler" programını hazırlayanlara tepki gösterdi.

"Suç işliyorsunuz!"
MEDİZ, tüm medya kuruluşlarına gönderdiği basın açıklamasıyla hem "Gölgede Muhabbetler" programının yanı sıra "Fatmagül'ün Suçu Ne?" dizisinin yapımcı ve yayıncılarına da "Kadınlara yönelik suçlara, tacize ve tecavüze ortak olmayın" çağrısında bulundu:

"Kadınlara yönelik tecavüz gibi cinsel suçların medyada hala pornografik reyting - tiraj malzemesine dönüştürüldüğü, suçun işlenişine dair her türlü detaya yer verilen, hatta mağdur kadınların fotoğraflarla metalaştırılarak haklarındaki tüm bilgilerin ifşa edildiği haberleri, bizler, dehşetle izliyoruz!

Başta medya mensupları olmak üzere, bu toplumda yaşayan her kişi bu dehşeti sona erdirmekle sorumlu.

Suç işliyorsunuz! Tecavüzün verdiği hasarı artıracak, tecavüze ortak olacak her türlü yayın da kamuya karşı işlenmiş bir suçtur.

Tecavüze ortak oluyorsunuz! Başta yöneticiler ve editörler olmak üzere tüm medya mensuplarını bu hususları uygulamak konusunda sorumlu davranmaya, tecavüze ortak olmamaya çağırıyoruz."

Tecavüz görüntülerinin dolaşımını durdurmak kimin sorumluluğu?
Tecavüze uğradıktan sonra tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda bırakılan bir genç kadının hikâyesini anlatan "Fatmagül'ün Suçu Ne?" adlı televizyon dizisi, henüz ilk bölümü yayımlanmadan tecavüz sahneleriyle gündeme gelmişti.

Tecavüz sahneleri, internette tıklanma rekorları kırmış, hakkında günlerce konuşulmuştu. Bu sahneler, Habertürk televizyonunda "Erkanlarda fark yaratan" sloganıyla yayımlanan "Gölgede Muhabbetler" programında da parodi konusu olarak kullanıldı.

Programın ilk bölümünde, iki erkek oyuncu tecavüzü bir spor aktivitesi gibi kurgulayarak komedi unsuruna dönüştüren bir parodi sahneledi. Parodi, "Gençler dört, Fatmagül sıfır" sözleriyle sona erdi.

"Elde edilen reyting, kadınların hayatından daha mı önemli?"
MEDİZ, yaptığı yazılı açıklamada dizinin yapımcı ve yayıncıları ile Ali Poyrazoğlu'na ve Habertürk yönetimine şu soruları yöneltti:

"Diziye dair görüntülerin internette nasıl yayıldığına, dizinin yapımcı ve yayıncılarının bununla ilgisi olup olmadığına dair merakımız bir yana, bu görüntülerin dolaşımını durdurmak yapımcı ve yayımcıların sorumluluğu değil midir?

Ortak olduğunuz tecavüz, taciz ve kadınlara yönelik suçların, kadınlarda ve toplumda yarattığı hasarı anlamak için ilgili istatistiklere, davalara göz atmanızı, bu vakalardan zarar gören, hatta hayatını kaybeden kadınların hikâyelerine ve onların yakınlarının tanıklıklarına kulak vermenizi öneriyoruz.

Gerçekten, elde edilen reytingin, bu kadar kadının hayatına değdiği kanısında mısınız?"

Kaynak:Bianet(BB)