Bir
süredir, Başbakan Erdoğan’ın öncülüğünde adım adım
uygulamaya sokulan yeni nüfus ve üreme politikaları, bugün kürtaj
yasağına ilişkin tartışma ve önerilerle inanılmaz bir boyut
kazanmıştır. AKP hükümeti bu şekilde otoriter, militer,
milliyetçi, sermaye yanlısı, cinsiyetçi, gerici
ve vicdan özgürlüğüne
aykırı bir siyaset yapma tarzını tercih ettiğini açıkça
ortaya koymaktadır. Kürtaj yasağı üzerine yürüttükleri
tartışma tüm bu siyasi açmazların nasıl birbiriyle ilişkili
olduğunu gözler önüne sermektedir. Üstelik Erdoğan ve AKP’li
seçkinler bu tartışmaları “yasam hakkı” gibi bir kavram
üzerinden yürüterek, öfkemizi daha da büyütmektedir. Bizler AKP
hükümetinin kadınların yaşam hakkına ve yaşam biçimlerimize
saldırarak yürüttüğü bu politikayı kınıyor ve reddediyoruz.
Bize göre burada saldırıya uğrayan tek kesim kadınlar da
değildir. Başbakan “her kürtaj bir Roboski’dir” diyerek,
aslında Roboski’de katledilen vatandaşlarımızı da hiçe saymış
ve Roboski’ye adalet getirmeyeceğinin işaretini vermiştir. Hatta
sadece bunun da değil,
kadın
cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin durmayacağının,
kadınların
üst üste doğumlardan zarar görmeye devam edeceğinin,
kadın
emeğinin sömürüsünün artacağının,
Pozantı’daki
çocuk hükümlülerin hayatına barış getirilmeyeceğinin,
700
tutuklu öğrenciye yenilerinin ekleneceğinin,
din
ve mezhep ayrımının kaşınarak toplumsal çatışmaların ve
nefretlerin artacağının,
cinsel
ahlakçı bir tutumla nefret cinayetlerinden ölen LGBTT bireylerin
sayısının artacağının,
“Türk
aile yapısı”na ve “dini değerler”e uygun olmadığı
gerekçeleriyle yeni ahlakçı yasaklar getirebileceğinin ve bu
şekilde cinsel özgürlüklerin daha da kısıtlanabileceğinin,
çocuklar
için barışçıl ve adil bir dünya yerine, çocuklara ucuz iş
gücü ve savaşlar için er gözüyle bakılacak bir dünya
yaratılmak istendiğinin,
ve
daha bir çok şeyin işaretini vermiştir.
Aslında
bu süreç AKP’nin otoriter biçimde siyaset yapma tarzından
rahatsızlık duyan kadın erkek her kesimin yaşam hakkına ve yaşam
biçimine bir tecavüzdür. Bizler bugün hadlerini aşan başta
Erdoğan olmak üzere, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, TBMM insan
hakları komisyonu başkanı Ayhan Sefer Üstün, Ankara Büyük
Şehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek ve Erdoğan’ın sözünden
çıkmayarak kadınların tarafında yer almadığı ve almayacağı
anlaşılan Fatma Şahin gibi eril siyasetçilere gerçek yaşam
hakkı savunusunun ne olduğunu, cinsiyetçi siyasetin bütün
olumsuz sonuçlarını ortaya dökerek göstermek için buradayız.
Ve
diyoruz ki:
"Yasal Kürtaj Değil, Yasak
Kürtaj Öldürür."
“Kürtaj Yasağı Cinayet, Roboski
Katliamdır
AKP
bir yandan nüfusu arttırmak için doğum kontrol yöntemlerini
kısıtlayarak, bir yandan da kürtajı yasal olmaktan çıkarmak
gerektiğini savunarak biz kadınları, kendi nüfus politikalarının
basit araçları haline getirmek istiyor. Hiç kimse ne nüfusun
arttırılması ne de azaltılması için her hangi bir tıbbi
yönteme zorlanamaz. Bilinmektedir ki kürtajın yasaklandığı pek
çok ülkede, kürtaj azalmamakta, tersine yasa dışı yöntemlerle
artmaktadır. Kadınlar bu şekilde merdiven altlarında uygulanan
kürtajlarla ve geleneksel düşük yöntemleriyle ölümün kucağına
itilmektedirler. Kürtaj yasağı kadınlara doğrudan bir
saldırıdır. Bugün AÇSAP’lar kapatılarak, doğum kontrol
yöntemlerine ilişkin hizmetler kısıtlanarak bir yandan kürtajın
artmasına yol açılırken, diğer yandan aynı akıl kadınlara
yasal ve sağlıklı kürtajı da yasaklayacağını söylemektedir.
Demokratikleşme yerine, büyüyen bir nüfusla devletin
güçlendirilmesine karşıyız. Nüfusun büyümesi adına, kadın
ölümlerinin artacağı, bakamayacağımız kadar çocuk doğurmaya
zorlandığımız ve çocuklara yeterli hizmetin verilmediği, etnik
ayrımcılığın devam ettiği, nefret söylemlerinin yükseldiği
bir Türkiye istemiyoruz.
Biliyoruz
ki ülkemizde ve dünyada pek çok kadın, kürtaja son çare olarak
başvurmaktadır. Kürtajın yasaklandığı pek çok ülkede anne
ölümlerinin sayısı hızlı bir artış göstermektedir. Kürtaj
oranlarının düşürülmesinin önündeki en temel engel
Başbakan’ın iddia ettiği gibi, kürtajın yasal olması değil,
var olan ataerkil değerlerdir. Bugün pek çok kadın kaç çocuk
doğuracağı konusunda yeterli karar verme gücüne ve yetkisine
sahip değildir. Çoğunlukla onların adına kocalar ve aile
büyükleri karar vermektedir. Çoğu kadın erkek çocuk doğurmaya
zorlanmakta ve erkek çocuk doğurmak için üst üste gebeliklerle
kadınlar zarar görmekte ve sağlıkları ciddi biçimde
bozulmaktadır. Yapılması gereken en temel şey kadını aile
içinde ve toplumda güçlendirmekken, AKP hükümeti de, Fatma Şahin
de sadece aileyi güçlendirmek istemekte ve kadının aile içindeki
konumunu görmezden gelmektedir. Yapılması gereken kadınların
sağlık ve doğum kontrol hizmetlerine erişimlerini
kolaylaştırmakken, tersine bugün bunlara kısıtlamalar
getirilmektedir. Hem devlet, hem sağlık sistemi, hem de aile kurumu
kadınların insan haklarına ve sağlık haklarına
duyarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Unutulmamalıdır ki
doğum da, doğum kontrolü de erkeklerin de sorumluluk almaları
gereken meselelerdir.
Bu
nedenle bizler orta yol bulma girişimlerini reddediyor ve
kadınların
yasal kürtaj hakkının korunmasını ve hatta yasal kürtaj
sınırının 12 haftaya yükseltilmesini,
kadınların
kürtaj olmak için kocalarından müsaade almaları gereğinin
kaldırılmasını,
ücretsiz
doğum kontrol hizmetlerimizin önüne fiilen getirilen engellerin
kaldırılmasını,
sağlıklı
yaşam için doğum kontrol yöntemlerin erişimin arttırılmasını
ve kolaylaştırılmasını,
erkeklerin
de doğum kontrolü hakkında bilinçlendirilmesini,
erkeklere
doğum kontrol merkezleri açılmasını istiyoruz
kaç
çocuk doğuracaklarına veya doğurmayacaklarına Tayyip değil,
kadınlar kendileri karar versin istiyoruz.
Bugün
pek çok kadın ve hatta erkek "doğmamış çocuklarla bu kadar
ilgilenilirken, ya doğanlar" diye soruyor. “Bu kadar çocuk
doğuracağız da kim bakacak” diyor.
Bizler,
Ücretsiz
Kreş istiyoruz
Önce
doğmuşlara daha iyi bir dünya diyoruz
Yaşayan
Her Can İçin Önce Barış diyoruz
Yaşayan
Her Can İçin Özgürlük
Yasayan
Her Can İçin insanca onurlu bir yaşam diyoruz
Yaşan
her can için yaşayan bir doğa istiyoruz
Artık
bu ikiyüzlü politikaları, otoriter bir tarzda yaşam savunusunun
yapılamayacağını, bunun komediden başka bir şey olamayacağını
AKP'nin yüzüne vurmak ve yaşam hakkını kendi dilimize tercüme
etmek zamanıdır. Onun için haykırıyoruz
“Yasal
Kürtaj Değil, Yasak Kürtaj Öldürür”
"Kürtaj
Yasağı
Cinayettir, Roboski Katliam"
"Roboski'de Ölenler de
Çocuktu"
"700
Genç Öğrenci Tutuklu, Onlar da Yaşıyor"
"Her
Gün Öldürülen Kadınlar da Candı"
"Ya
Gerçekten Yaşam Hakkının Yanında Ol
Ya
da Tayyip Sen Bi Sus” diyoruz
Kadın
ve erkeği doğurganlık üzerinden tanımlayan, aileyi erkeğin
egemenlik alanı olarak gören, bu politikaları reddediyoruz.
Bizler
kuluçka makineleri değiliz
Bakabileceğimiz
Kadar Çocuk Yapmak ya da yapmamak tercihimiz hakkımızı kimse
elimizden alamaz diyoruz…
Ve
Senin
işin zor ve yasak
Benim
işim devrim ve aşk diyoruz
AKP’nin
yaptığı İslami kurallar olarak savunulan bir takım dini
görüşleri yasalaştırmaktır. Bu AKP’nin bir zamanlar
savunduğunu söylediği din ve vicdan özgürlüğüyle bağdaşamaz
ve kabul edilmesi mümkün değildir.
Buradan
"Diyanet
Emretme
Kadın Ölümlerine Hükmetme"
Diye
sesleniyoruz…
Dolayısıyla
bizler AKP’nin bu ölüm yanlısı politikalarının derhal
sonlandırılması talebimizi buradan yüksek sesle söylüyoruz.
Demokrasiden, eşitlikten ve özgürlükten yana olan herkesi bu
mücadelemizde yer almaya davet ediyoruz.
“Kürtaj
Yasaklanamaz”
“Yasal
Kürtaj Değil Yasak Kürtaj Öldürür” !!!!!