Aralarında FeministBiz'den kadınlarından da olduğu bir grup, kimi bir önceki haftadan, kimi Cuma gününden ya da Cumartesi ve Pazar sabahtan İstanbul topraklarına (daha doğrusu Taksim civarına) ayak bastı.
Yürüyüş gününden bir iki gün önce gidenler için zaman çoğunlukla birbirleriyle karşılaşmak, İstanbul’daki arkadaşlarla dostlarla hoşbeş etmek, İstiklal çevresindeki bilimum ucuz barlarda içmek, Karaköy İskelesi’ne inmek gibi etkinliklerle geçti. Ancak bu süreçte bir kısmı, yaklaşık 7-8 kişilik bir grup, parasızlık nedeniyle Cumartesi günkü partiye giremedi, kapıdaki arkadaşlardan destek istedi ve göremedi, hatta birkaç hoş olmayan diyalog bile yaşandı ve nihayetinde bu grup oradan eksik kaldı :)
Pazar öğleden sonraya doğru, Ankara'dan gelenler birbirlerini buldu, yine İstiklal çevresindeki kafe ve barlara konuşlandı. Çay, kahve ve bira derken saat oldu 17:00. Grubumuz, Meydan’ın orada toplanma faaliyetine dahil oldu; lolipoplarımızı, dövizlerimizi aldık; o kocaman gökkuşağı bayrağı etrafındaki coşkulu insanlara katıldık bir süre, sloganlar attık. Fakat yürüyüş bir türlü başlamıyordu. Öne doğru gittiğimizde, polisin izin vermediği anlaşıldı; pazarlıklar sürüyordu. “Aç! Aç! Barikatı Aç!” sloganı atıldı defalarca. Öndeki insanların çoğu, “izin verilmezse zorlayalım barikatı” şeklinde düşünüyordu, fakat bir miktar sorunlu bir izin çıktı: Efendim, dövizler inecek, slogan atılmayacak, öyle yürünecek. Elbette ki eylemci grup böyle düşünmüyordu; ilkin indirilen dövizler İstiklal Caddesi'ne girdikten sonra hemen açıldı. Lakin Lambda’lı arkadaşlardan bazıları polisin dediklerini polisten daha çok ciddiye almış olacak ki, sık sık “indiriyoruz dövizleri; slogan atmıyoruz arkadaşlar” gibi uyarılarda bulundu can sıkıcı kategorisine girecek bir süre boyunca. Hatta polisin “bizi korumak için orada olduğu” gibi birçoğumuzun “ne diyor ya” biçiminde serzenişte bulunmasına neden olacak sözler sarf edildi.
Yürüyüş coşkulu idi; özellikle Allah ne verdiyse ıslıkların, düdüklerin çalınıp; çığlıklar ve zılgıtların
Bu anlatılanlar, bir grup LB ve feminist kadının gözünden Onur Yürüyüşü. Detayları ve daha fazlasını bianet’ten, Kaos GL web sayfasından okuyabilirsiniz. Sonuçta, eksiğiyle gediğiyle coşkulu bir Onur Yürüyüşü geçti, güzeldi. Ellere ve emeklere sağlık.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilmerhaba, bir arkadasimin onerisi ve elestirisi uzerine actim ve bu yaziyi okudum.
YanıtlaSiloncelikle ankarali arkadaslarin cogu istiklaldeki eylemlere geliyorlar, biliyorlardir. istiklalde artik olagan olmus bir durum vardir. lambda ve onur yuruyuslerinde ve bazi kadin yuruyuslerinde, polis demek zorunda oldugu icin slogan atmayin ve dovizleri indirin derler, bizler de "evet" deriz ama bisi olmaz. ama yukarda yazilan uslubun (ki onur yuruyusu benim anladigim kadari ile sadece lambdalilarin duzenledigi bir organizasyon degildi) calisan arkadaslarin emeklerini ve Istiklal caddesinde senelerdir varolan pratikleri gormezden geldigini dusunuyorum. Ve ayrica feminist dile yakismayan, siddetsizlige uygun dusmeyen bir dil oldugunu.
Bana bu yaziyi okumami oneren arkadasimla konusurken bunlari dusunuyorduk. bir mayista taksime cikarken, biliyorsun ki "barikat" kavrami var. Ama onur yuruyusune ve ya lambda eylemine gelenler bunun guvenli bir alan oldugunu dusunerek geliyorlar. ve yuruyus sorumlusu ve polisle birebir iletisim kuran arkadaslar bu sorumlulugu tasiyorlar.
Ayrica ben zaten neden polisle catismadik catismaliydik gibi bir soylem goruyorum yukarda ve bunun cok sorunlu olundugunu dusunuyorum hem LGBT hem de feminist hareket icin.
Slogan repartuari ile ilgili sorunlariniza da gelince, bir dahaki sene onur yurusu hazirliklarina buyrun katilin :) Onur Yurusu idi bu, ben her konunun ele alinmasi gerektigini dusunmuyorum. Biseksuellikle ilgili az slogan varsa evet belki bu onemli ama anarsist slogan atilmamis olmasi bence cok da onemli degil.
cok acele kisaca yazmaya calistim dusuncelerimi.
cok sevgiler -
Begum