29 Ekim 2009 Perşembe

Serdar Turgut'a ÇÜÜŞŞ dedik

Kuğulu Park'ta ellerinde rengarenk dövizleri ve üzerinde kocaman bir ÇÜÜŞŞ yazan pankartlarıyla toplanan kadınların yüzleri gülüyor... "Başına bir hal gelirse Serdar, dağlara gel dağlara" diye şarkı söylüyor, birbilerinin dövizlerine bakıp "Bu harika olmuş valla" diyerek gülüyorlar.

"Mizah çükle değil beyinle yapılır!"
Müzisyen Rojin'i dağa kaldırıp seks kölesi yapma fantazisi kuran Akşam Gazetesi köşe yazarı Serdar Turgut'a karşı ırkçı ve cinsiyetçi olmayan mizahımızı bugün sokağa taşıdık. Mağdur olmayı seçmiyoruz, Serdar Bey'in mizah dediği şeyin aslında ne olduğunu çok da iyi anlıyoruz, ama hiç mi komik bumuyoruz!

"Serdar'ın kaleminden kan damlıyor!", "İstenmiyorsun git Serdar", "Üzmez'i hakladık, sıra Serdar Turgut'ta", "Bir şemsiye de Serdar'a","Militarist basın kalemini bedenimden çek!", "Jin, jîyan, azadî" yazılı pankartlarımızla, "Serdar'a yuh de! Yuh deme çüş de!", "Mizah değil nefret, asla gülme reddet!", "Bijî yekîtî ya jinan", "Kadınlar barış istiyor" ve "Yaşasın kadınların kız kardeşliği/ Bijî xwîşkatiya gelan!" diye bağırarak Kuğulu Park'tan Akşam Gazetesi'nin Cinnah Caddesi'ndeki temsilciliğine kadar yürüdük. Burada basına ve kamuoyuna yönelik hazırladığımız metni okuduk. (Metni aşağıda görebilirsiniz) Sadece Serdar Turgut ve Akşam Gazetesi'ni değil, tüm basını savaşın değil barışın yanında olan yayınlar yapmaya çağırdık. "Çüş" yazılı pankartımızı ve dövizlerimizi gazete temsilciliğinin yanındaki İsviçre Büyükelçiliği'nin parmaklıklarına asarak oradan ayrıldık. Eylem boyunca bol bol güldük, hem de nefret ve kin kusmadan, militarizmi ve cinsiyetçiliği beslemeden...

"Basına ve kamuyouna,

Artık barışı konuşmaya başlamamız gerektiğini düşündüğümüz bu günlerde, gazeteleri ve televizyonu her açtığımızda savaşı, milliyetçiliği, ırkçılığı ve nefreti körükleyen yayınlarla karşılaşmak istemiyoruz. Bu yayınlardan bir tanesi, mizah adı altında Serdat Turgut tarafından kaleme alındı. Kendi deyimiyle, ‘terörist’ olmanın nedenlerini bir kez olsun durup düşünmemiş olan Serdar Turgut anlaşılan o ki köşe yazarlığından sadece zavallı fantezilerini yazmayı anlıyor. Malum yazısında bir kere bile konuşmadığı, ona göre zevk ü sefa içinde yaşayan barış elçilerini karşılamaya gelen, ama bunu ne şov için, ne de o “mükemmel hayat” tarzını devam ettirmek için yapan insanlara dönük bir savaşı kışkırtırtıyor. Bizler ise bir kere daha başka bir fantezimiz olduğunu kendisine haykırmak için buradayız, barışı.

Kürtler bu savaş yüzünden Serdar Turgut'un sadece cinsel fantezilerine yeten muhayillesinin alacağından çok daha fazla acı çektiler. Yalnızca dilleri ve kültürleri yok sayılmadı, öldürüldüler, işkence gördüler, sürüldüler, köyleri yakıldı... Ama en kötüsü o ve onun gibiler yüzünden Türkiye halklarının gözünde 'düşman' ilan edildiler, ötekileştirilmeye çalışıldılar. Anladıklarını söyleyen bazıları da makul Kürt/ makul olmayan Kürt ayrımı yapmaya çalıştı.

Serdar Turgut sağolsun! 'PKK teröristi olmadığıma pişmanım' yazısıyla militarizmin ve ataerkinin dilinin nasıl da iç içe olduğunu bir kere daha görmüş olduk. Savaştan iştahı kabaran erkek gözünün ilk dikildiği yerin kadın bedeni olduğunu da.Ama eril militarizmin ve milliyetçi şiddetin, dili nasıl da bu kadar fütursuzca kullanılabildiğine yine de şaşırıyoruz...

Türkiye'de otuz yıldır süren savaşın en sonunda bitecek ve barışın gelecek olmasına dair küçücük bir umuda bile çamur atmaktan, bunu yaparken hem bir halka hem de müzisyen olan Rojin'in Kürt ve kadın olmasına pis bir dille saldırmaktan Serdar Turgut beyefendinin hiç gocunmaması karşısında hayrete düşüyoruz. Yükselen milliyetçilikten nasiplenmek için belli ki Serdar Turgut kaleminden çıkanı kulağı duymadan editörüne göndermiş. Bu yazıyı yayınlamakta hiçbir beis görmeyen Akşam Gazetesi de bizi afallatıyor. Biz Serdar Bey'in mizah adı altında kadın bedenine yaptığı sürekli saldırılara gülmemeye devam ediyoruz. BARIŞ'ı arzulayan kadınlar olarak bunca şaşkınlığa ancak Serdar Turgut'a ve Akşam gazetesi'ne kocaman bir ÇÜŞŞ çekerek karşılık verebiliyoruz. Akşam Gazetesi ve Serdar Turgut Rojin'den özür diledi. Fakat Kürt halkından da özür dilemeliler. Serdar Turgut'un kadınlardan özür dilemesini, mizah adı altında yaptığı aşağılamalara son vermesini ve istifa etmesini istiyoruz. Akşam Gazetesi'ni ve tüm basını nefreti, savaşı ve milliyetçiliği körükleyen, aynı zamanda haber etiğine de sığmayan yayınlara son vermeye çağırıyoruz.

Feminist(B)iz Oluşumu ve Ankara Kadın Platformu"


Serdar'a ÇÜŞ de! from pugazzi on Vimeo.




27 Ekim 2009 Salı

Rojin'den Serdar Turgut'a Dava

Rojin, Akşam Gazetesi yazarı Serdar Turgut’u dava ediyor. Turgut, 24 Ekim 2009 Cumartesi günü yayımlanan yazısında Rojin’in adını ahlaktan yoksun ve çirkin ifadeler içinde kullanmıştı. Bu yazının yayımlanmasından itibaren hayranlarından çok sayıda telefon ve mail alan Rojin, kadın ve sanatçı kimliğine yapılmış bu saldırının hesabını hukuk yoluyla sormak üzere 26 Ekim 2009 Pazartesi günü saat 11.00’de Bakırköy Adliyesi’nde olacak. Rojin’in sevenlerine ve hayranlarına gönderdiği mektup aşağıdadır:

Türkiye, demokratik açılım olarak isimlendirilen bir süreçte geleceğini en çok tehdit eden, insanlara en çok acı veren sorunuyla yüzleşiyor ve kalıcı çözüm yolları arıyor. Bu süreç Türkler açısından da Kürtler açısından da gel gitlerle, tuzaklarla dolu. Yaralar çok derin, kırgınlıklar çok taze, öfkeler çok taşkın. Ancak umudumuz o ki duygularımızı biraz kontrol edebilirsek, şu geçirdiğimiz çakıl taşlı yolu devrilmeden, savrulmadan, birbirimizi hırpalamadan atlatabilirsek önümüz çok açık.Aydınlar, yazarlar, entelektüeller, sanatçılar yani toplumun ortalamasından boyu daha uzun olanlar, gözü daha keskin olanlar, tepenin arkasını daha iyi görenler için aydınlıklarını, entelektüelliklerini gösterme günü işte tam da bugündür. Ne yazıkki; gazete köşelerinin bazı efendileri kalemlerini yaralara tuz basmak, ateşe körükle gitmek, yumrukların biraz daha sıkılmasını sağlamak için oynatıyorlar. İşte bu yazılardan biri 24 Ekim 2009 Cumartesi günü Akşam Gazetesinde Serdar Turgut tarafından kaleme alınmıştır. ‘PKK Teröristi Olmadığıma Pişmanım’ başlıklı yazıda devletin silah bırakmaları cazip hale getirecek önlemleriyle dalga geçilmekte, sürecin suhuletle aşılması yerine yeni gençlerin ölmesine yol açacak bir uçuruma sürüklenilmesine davetiye çıkarılmaktadır.Serdar Turgut, bu çirkin amaç için adımı da aynı çirkinlikte kullanmıştır. ‘Dağa kaldırmak’, ‘seks kölesi yapmak’ gibi ağzı salyalı erkek edebiyatının en ucube cümlelerini fütürsuzca kullanmaya cesaret etmesinin nedeni benim Kürt olmam mı hele de kadın olmam mıdır?Ben sanat hayatımda nereye geldiysem annemin hayır dularından başka kimseden destek almadan ve kimseye taviz vermeden geldim. Şimdi de adımın ve kişiliğimin; onbinlerce satan bir gazetenin tanınmış bir yazarı tarafından ahlaktan yoksun ifadelerle malzeme yapılmasına asla izin vermeyeceğimi, yasal yolları sonuna kadar kullanacağımı, kamuoyuna saygıyla duyururum. Namlunun ucuna gül değil gülle koymak isteyen anlayış bölücüdür.
ROJİN

Serdar Turgut'un yazına aşağıdaki linkten ulaşılabilir:
http://www.aksam.com.tr/2009/10/25/yazar/14863/serdar_turgut/pkk_teroristi_olmadigima_pismanim.html

13 Ekim 2009 Salı

14 Yıl Önce İşlediği Tecavüze 20 Yıl Hapis Cezası

Tecavüzcü Şahin Öğüt’ün yargılandığı davalardan biri dün sonuçlandı. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi cinsel saldırı suçlarında emsal olacak bir karar imza attı. 20 yıl hapis cezasına çarptırılan Şahin Öğüt’ün hakkında 12 ayrı dava açılmış ve birinden 15 yıl hapis cezası almıştı.
14 yıl önce 13 yaşındayken Şahin Öğüt’ün tecavüzüne uğrayan mağdurun geçen süre boyunca bu tecavüzün travmasını yaşadığı raporlarla da ortay kondu. Feminist kadınlar, Öğüt’ün yakalanmasıyla birlikte emniyete başvuran mağdur ile tanıştılar ve Öğüt’ün yargılandığı davalara katılıp takipçisi oldular.
1 yıllık sürecin ardından mahkeme heyeti dün (12 Ekim) tarihi bir karara imza attı. Karşı tarafın zaman aşımını öne sürmesine karşın heyet, mağdurun beyanını ve yaşadığı tecavüzün yarattığı ruhsal bozukluğa dayanarak Şahin Öğüt’e 20 yıl hapis cezası verdi. Öğüt, “bekâret” sözcüğüne sırıtarak tepki verdi ve mağdur için “keşke burada olsaydı da ben de sorsaydım” diyerek ataerkil değerleri arkasına almaya çalışsa da heyet’in kararında etkili olamadığı görüldü. Öte yandan, 5 Ekim’de ertelendiği söylenen fakat sonrasında Şahin Öğüt’ün savunma sunduğunun öğrenildiği davaya ilişkin mağdurun avukatları mahkeme heyetinden bu durumu “maddi hata” olarak kabul etmesini istediler. Heyet itirazı kabul etti.
Davayı takip eden feminist kadınlar, “Adaletin bundan sonra da kadınlardan yana olmasını istiyoruz” açıklaması yaptılar.
“Feminist kadınlar olarak mutluyuz. Ataerkil toplumun devletiyle, medyasıyla ve diğer bütün kurumlarıyla tecavüzcüyü koruduğunun deneyimle sabit olduğu dünyamızda böylesi emsal kararlar benzer durumdaki birçok kadın için umutlanmamızı sağlıyor. Adaletin bundan sonra da kadınlardan yana olmasını istiyoruz.”

Kaos GL
Kaynak: www.kaosgl.com

12 Ekim 2009 Pazartesi

Emsal Karar: 14 Yıl Önceki Tecavüze 20 Yıl Hapis Cezası

Hakkında cinsel saldırı suçlamasıyla yaklaşık 12 dava açılan Şahin Öğüt bugün yargılandığı bir davada 14 yıl önce 15 yaşından küçük olan kişiye tecavüzden 20 yıl hapis cezası aldı.

Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi cinsel saldırı suçlarında emsal olacak bir karar imza attı.

Hakkında 12 ayrı dava açılan birinden 15 yıl hapis cezası alan Şahin Öğüt bugün yargılandığı bir davada 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Avukat Evren Paydak kararı bianet'e yorumladı:

"Karar biz kadınlar için bayram olmasına vesile olacak kadar iyi bir karar. Çok memnunuz. Tecavüz suçu 14 yıl önce gerçekleşmiş. Ortada Adli Tıp'tan alınan rapor, sperm örneği, darp izi vs. yok. Mahkeme heyeti mağdur beyanını esas aldı, mağdurun suçun işlendiği dönem 13 yaşında olmasını, tecavüzün ardından ruhsal durumunun bozulduğunu gösteren raporları dikkate alarak cezasını 20 yıla çıkardı."

"Kadınlar adına kazanım"

Mahkeme heyetinin kararını, suçun işlendiği tarihe göre eski Türk Ceza Kanunu'na dayandırarak verdiğini söyleyen avukat Paydak "O yasaya göre bu suçun cezasının alt sınırı 10 yıl, üst sınırı yok. Ancak mahkeme heyeti 418. maddeyi de göz önüne alıp mağdurun ruh halinin bozulduğuna kanaat getirip cezada artırım uyguladı" dedi.

Paydak bu noktada şu gelişmeye dikkat çekti:

"Savcı ilk esas hakkındaki mütelaasında 418. madde kapsamında Öğüt'ün 'kızlık zarını bozmaktan' cezasının artırılmasını talep etti. Daha sonra bu mütelaasını değiştirerek 'kızlık zarının bozulduğu yönünde somut bir delil olmaması' yönünde cezanın artırılması talebinden vazgeçti. Ancak mahkeme heyeti mağdurun 'kızlık zarı bozulduğundan' değil 'ruhsal durumu bozulduğundan' cezayı arttıma kararı aldı."

Öncesinde Öğüt'ün sonuçlanan başka bir davadan 15 yıl hapis cezası da aldığını hatırlatan Paydak, Öğüt'ün cezai ehliyetinin olmadığını öne sürdüğünü ancak Adli Tıp Kurumu raporunun "cezai ehliyeti tamdır" dediğini aktardı.

Paydak Ankaralı feministlerin ve feminist.biz grubunun Öğüt'ün yargılandığı davalara katılıp takipçi olduklarını ve mücadele sonunda verilen bu kararın tüm kadınlar adına kazanım olduğunu söyledi. (EZÖ)

Emine Özcan

Kaynak: www.bianet.org

5 Ekim 2009 Pazartesi

Duruşma ertelendi! 12 Ekim'de duruşmaya

5 Ekim'deki duruşmaya Şahin Öğüt teşrif etmedi. Sebebini biz de bilmiyoruz. Bize duruşmanın 8 Ekim Perşembe gününe ertelendiğini söylediler, ne var ki Şahin Öğüt bugün de yoktu. İstanbul'da da tecavüz davaları olduğu için oraya götürmüşler. Kısacası duruşma yine ertelendi. 12 Ekim Pazartesi günü Adliye'de buluşalım ve kadın dayanışmasını bir kez daha gösterelim.
Kadınlar artık susmayacaklar!
Duruşma saati: 09.30
Duruşma yeri: 7. Ağır Ceza