14 Haziran 2010 Pazartesi

ADLİ TIP KURUMU TRAVMASINA SON!!

Dehşet içerisindeyiz. Kamuoyunda, “Kasklı Sapık” olarak tanınan Şahin Öğüt hakkında verilen mahkumiyet kararları, Yargıtay tarafından birer birer bozuluyor!Yargıtay 5. Ceza dairesi, Şahin Öğüt tarafından tecavüze maruz kalmış 16 yaşındaki çocukla ilgili kararında hem Şahin ÖĞÜT e verilen cezayı fazla bulmuş, hem de çocuğun ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığının, Adli Tıp Kurumundan sorulmasını isteyerek, bizleri daha da dehşete düşürmüştür.
Adli Tıp Kurumu'nu ve uygulamalarını hepimiz biliyoruz. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun Hüseyin Üzmez'in tecavüzüne maruz kalan 14 yaşındaki çocuk için “ruh ve beden sağlığı bozulmamıştır” raporu vermekte hiçbir sakınca görmediğini unutmuş değiliz henüz.
“Kasklı tecavüzcü” Şahit ÖĞÜT davasında Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı tecavüze uğrayan çocuğun tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesinden alınan raporları yeterli ve geçerli saymıştır.
Yine  Yargıtay'ın, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadığı gerekçesi ile bozduğu diğer dosyalarda da, çocukların ruh sağlığının bozulduğunu gösterir Üniversite Hastanelerince verilmiş raporlar bulunmaktadır. Bizler Üniversite Hastanelerinin, YÖK Kanunu ve Adli Tıp Kurumu Kanunu uyarınca resmi bilirkişi statüsünde olduğunu, Adli Tıp Kurumunun, Üniversite Hastanelerinden hiyerarşik ve bilimsel bir üstünlüğü bulunmadığını biliyoruz.
Buna rağmen Yargıtay Ceza Dairelerinin, Üniversite Hastanelerinden alınan raporları yok saymasını, İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor alınsın diye ısrar etmesini anlamakta güçlük çekiyoruz. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun ise en erken 2011 yılına randevu verdiği düşünüldüğünde, dosyalarda bu sebeple verilen bozma kararları sonucunda, çocuklar- kadınlar tekrar tekrar travma yaşıyor. Erkek adalet, hiçbir hukuksal dayanağı olmayan biçimsel uygulamaları ile kadınlara - çocuklara tekrar tekrar tecavüz ediyor.
Öte yandan Yargıtay 5. Ceza Dairesinin Şahin ÖĞÜT’e verilen cezayı fazla bulması da oldukça manidardır. Bu kararıyla Yargıtay yerel mahkemelere tecavüz edenlerle ilgili çok yüksek hapis cezaları vermeyin hatta onları beraat ettirin mi demek istemektedir?
Buradan Yargıtay'a sesleniyoruz: Tecavüz davalarında Adli Tıp Kurumundan rapor alınması zorlamasına son verilmelidir. Tecavüz davalarında Üniversite Hastanelerinden alınmış raporlar yeterli ve geçerli kabul edilmelidir.
Buradan Hükümete sesleniyoruz:Adli Tıp Kurumu derhal kapatılmalıdır. Adli Tıp Kurumu'nun kamuoyu nezdinde hiçbir güvenilirliği ve itibarı kalmamıştır. Bağımsız Üniversite Hastaneleri bilirkişi olarak kabul görmelidir. Bu düzenleme derhal hayata geçirilmelidir. Üniversite Hastaneleri bünyesinde Derhal Tecavüz Kriz Merkezleri açılmalıdır.
Buradan Mahkemelere Sesleniyoruz:Yargıtay'ın Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekçesi ile bozduğu kararlarınızda direnin. Çocukları- Kadınları Adli Tıp Kurumu'na göndermeyin.
Bizler, Üniversite Hastanelerince verilen raporlar geçerli sayılına, Adli Tıp Kurumu Kapatılana, tecavüz kriz merkezleri açılana, erkek adalet değil gerçek adalet uygulanana kadar tecavüz davalarının takipçisi olacağız .
Taleplerimizi haykırmak için 16 Haziran Çarşamba günü saat 12:30’da, Ankara'da Yargıtay'ın ve İstanbul'da ise Adli Tıp Kurumu'nun önünde olacağız.