28 Haziran 2010 Pazartesi

Yalnızca Çocukların Değil, Kadınların da Adli Tıp Kurumu'na Sevkine Hayır!

Fincancı: Bakanlığın Yeterli Gördüğü Raporu Yargıtay Kabul Etmiyor

Adalet Bakanlığı cinsel istismara uğramış çocukların, Adli Tıp psikiyatri uzmanları yetersiz olduğu için, üniversitelerde muayene edilmesini istedi. İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Fincancı’ya göre karar "olumlu" ama "Yargıtay’ın tersi içtihatları uygulamada sorun yaratabilir."

Cinsel istismar ve tecavüze uğrayan çocukların muayenesiyle ilgili Adalet Bakanlığı yeni bir uygulama başlattı. Bakanlık savcılıklara gönderdiği yazıda, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun çocuk psikiyatri uzman kadrosunun yetersiz olduğunu belirterek, mağdurların bağımsız kurullarda muayene edilmesini istedi.

Hacettepe raporu "eksik" bulundu
bianet'e açıklama yapan İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı, adil tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Bakanlığın kararını "olumlu" bulduğunu ama uygulamada sorunlar yaşanabileceğin belirtti.

Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 16 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiği gerekçesiyle 21 yıl hapse mahkûm ettiği opera sanatçısı Şahin Ö.'nun davasını hatırlatan Fincancı şöyle devam etti:

"Şahin Ö.'nün davasında mahkeme mağdur çocuğa Hacettepe Üniversitesi'nden verilen rapor ile karakolda çocukla yapılan görüşmenin video kayıtlarını yeterli görerek karar vermişti. Yargıtay ise mağdura hastaneden verilen raporun mahkemece geçerli sayılmasını 'eksik araştırma' kabul ederek, davayı bozdu. Yargıtay'ın bu içtihatları nedeniyle, şimdi Bakanlığın yazısı doğrultusunda alınan raporların bozulma ihtimali olabilir ama umarız böyle bir şeyle karşılaşmayız. "

Hakimler yasaya göre yetkili
Fincancı, mevcut yasaya göre hakimlerin bilirkişi atamakta serbest olduğunu anlatarak, "Aslında hakim böyle bir yazıya gerek olmadan bilirkişi atayabilir. Biz zaten başından beri Adli Tıp Kurumu'na karşıyız. Rapor veren bir kurum Bakanlığa bağlı olamaz. Çünkü özellikle devletin taraf olduğu davalarda kurumun bağımsızlığı zedeleniyor" diye konuştu.

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü Hakim Çetin Şen imzasıyla savcılıklara gönderilen yazıda, Adli Tıp Kurumu'nun kadro yetersizliği nedeniyle, raporları zamanında hazırlayamadığı belirtildi.

Yazıda, Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı bulunan kurumların listesi verildi ve çocukların bu kurumlara sevk edilmesi istendi. (SP/TK)

Kaynak: www.bianet.org

Çocuklara Geç Rapor Tecavüzü

Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu’nun çocuk psikiyatri uzmanlarının yetersiz olduğundan muayenelerin geciktiğini belirterek savcılıklara cinsel saldırı mağdurlarının üniversite ve diğer sağlık kurumlarından da rapor alabileceğini hatırlattı.

Tecavüz mağdurlarının ruh sağlığı raporları geç hazırlandığı için sanıkların tahliye edilmesinden sorumlu tutulup eleştirilen Adli Tıp Kurumu 6’ncı İhtisas Kurulu’na 2 yeni uzman atandı. Atamayı yapan Adalet Bakanlığı, bir yandan da savcılıklara yazı göndererek “Adli Tıp Kurumu’nun çocuk psikiyatrisi uzmanı kadrosunun yetersiz olması nedeniyle raporların zamanında hazırlanması bakımından yetersiz kaldığı, mağdurların muayenesi için uzun süreli randevular verildiği bilinmektedir” uyarısını yaptı.

Süreci hızlandırmak için rapor alınabilir
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü Hâkim Çetin Şen imzasıyla gönderilen yazıda Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı bulunan kurumların listesine yer verildi. Cinsel saldırı suçlarında mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının araştırılması ve bu konuda düzenlenecek rapor sonucuna göre ceza tayin edilmesi gerektiği belirtilen yazıda, söz konusu raporların Adli Tıp Kurumu, Yüksek Öğretim Kurumları ve diğer sağlık kuruluşlarınca verilebildiği hatırlatıldı. Çocuk psikiyatrisi uzmanlarının bulunduğu kurumların hâkim ve savcılarca bilinmesinde fayda olacağı belirtilen yazıda, takdire bağlı olarak bu kurumlardan alınacak raporların soruşturma ve kovuşturmalara hız kazandıracağının düşünüldüğü vurgulandı.


İstanbul’da 5 Van’da 1 kurum
CUMHURİYET savcılıklarına gönderilen yazının ekinde bulunan Sağlık Bakanlığı’na bağlı kadrolarında Çocuk Psikiyatrisi uzmanlarının bulunduğu 50 kurumdan 5’i İstanbul’da. Adana ve Ankara’da 3, Konya, Kayseri, Gaziantep, İzmir ve Trabzon’da 2, Adıyaman, Afyon, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Hatay, Isparta, Mersin, İzmit, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Ordu, Rize, Sakarya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Van ve Batman’da 1’er kurumda Çocuk Psikiyatrisi uzmanı bulunuyor.


Namus cinayetleri yüzde 1400 arttı
MOR Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın önceki gün Beyoğlu’nda düzenlediği “Kadın Cinayetleri ve Feminist Mücadele” panelinde namus cinayetleri tartışıldı. Adalet Bakanlığı’nın raporlarına göre, son yedi yılda namus cinayetlerinde hayatını kaybeden kadınların sayısında yüzde bin 400 artış yaşandı.

Kaynak: Hürriyet

Kadınlar Taciz ve Tecavüzlere Karşı İstanbul'da Sokaktaydı

İstanbul Kadın Platformu üyeleri DÖKH üyesi K.S.'nin kaçırılarak cinsel şiddete maruz bırakıldığı Bağcılar'da oturma eylemi yaptı; "Savaşın tırmandırıldığı, operasyonların arttığı süreçte kadınlara yönelik şiddetin, tecavüzlerin artması tesadüf değil" dediler.

İstanbul Kadın Platformu üyeleri, Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) üyesi arkadaşları K.S.'nin 10 gün önce sivil polislerce kaçırılarak cinsel şiddete maruz kalmasını protesto etti.

Bağcılar'da, K.S.'nin kaçırıldığı tramvay durağında toplanan yaklaşık 50 kadın, buradan Kaymakamlığa yürümek istedi. Polis yürüyüşe izin vermeyince kadınlar yolu trafiğe kapatarak oturma eylemi yaptı.

"Arkadaşımız kaçırıldı, tecavüz edildi. Tecavüzcü polisler yargılansın" yazılı pankart açan kadınlar, "Yaşasın kadın dayanışması", "Jin jiyan azadi", "Gözaltında tacize, tecavüze son", "Tecavüzcü polisler hesap verecek", "Tecavüzcü polis hesap verecek" sloganları attı.

İstanbul Kadın Platformu adına basın açıklamasını Alev Arslan okudu.

Türkiye'de örgütlü, muhalif kadınların taciz ve tecavüze maruz bırakılmasının bir devlet politikası olduğunu söyleyen Arslan, "Biz kadınlar taciz ve tecavüz karşısında sessiz kalmayacağız" dedi.

"Kadınlara yönelik şiddetin ve tecavüzlerin artması tesadüf değil"
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

- Türkiye'de cinsel işkence, sistematik bir yıldırma politikası, savaş stratejisi, çeşitli alanlarda mücadele veren kadınları hedef alan bir bastırma ve cezalandırma aracı olarak kullanılıyor.

- 12 Mart'ta, 12 Eylül'de devrimci kadınlara sistematik cinsel işkence uygulayan, Kürt kadınlara tecavüzü 30 yıldır bir savaş stratejisi olarak kullanan devlet, bu yıldırma politikasını yeniden yürürlüğe koydu.

- Kürtlere yönelik operasyonların ve şiddetin arttığı bir dönemde birileri, bugüne kadar yaşanan devlet kaynaklı cinsel şiddet vakalarında sorumluların açığa çıkarılıp yargılanmamasına güvenerek, Kürt kadınları cinsel taciz ve tecavüz yöntemiyle susturmaya karar verdi.

- Savaşın alabildiğince tırmandırıldığı, operasyonların şiddetinin arttığı, savaş çığırtkanlarının kan istediği bu süreçte, kadınlara yönelik şiddetin, tecavüzlerin artması tesadüf değil.

- Bizler, taciz ve tecavüz karşısında susmayacağız. 10 gün önce arkadaşımızı kimlerin kaçırdığını, kimlerin 10 saat boyunca cinsel işkencede, tecavüzde bulunduğunu biliyoruz. Taciz ve tecavüzcülerin peşini bırakmayacağız.

"Konuşmayalım, kendimizi ele veriyoruz"
Bağcılar'da 17 Haziran akşamı saat 20.30 sıralarında beyaz renkli "Doblo" marka bir araçtan inen dört kişi, DÖKH üyesi K.S.'yi zorla arabaya bindirip bayıltarak kaçırmıştı. K.S.'nin ifadesine göre, saldırganlardan biri "Sen kendini ne sanıyorsun? İki aydır seni takip ediyoruz. Sonunda elimize geçtin" demişti. Diğer saldırgan ise "Konuşmayalım, kendimizi ele veriyoruz" diyerek arkadaşını susturmuştu. Saldırganlar, yıkık dökük bir binaya götürdükleri K.S.'ye 10 saat boyunca cinsel şiddet uygulayıp tecavüz girişiminde bulunmuştu. (BB)

Kaynak: www.bianet.org