17 Haziran 2010 Perşembe

Trabzon'da da Kadınlar Adli Tıp'a Karşı Sokaktaydılar

Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği kamuoyunda ‘Kasklı Sapık’ olarak tanınan Şahin Öğüt hakkında verilen mahkumiyet kararlarının Yargıtay tarafından bozulmasına tepki amaçlı eylem yaptı.

Meydan Parkı’ndaki sessiz eylem öncesi bir basın açıklaması yapan Dernek üyeleri dehşet içinde olduklarını söylediler.

TRABZON’DAKİ İNTİHAR OLAYLARI

Dernek adına açıklamayı yapan Nilüfer Akgün, son günlerde Trabzon’da meydana gelen intihar olaylarının yürekleri yaktığını söyledi. Akgün, Trabzon il genelinde 2010 yılının ilk 4 ayında toplam 152 intihar girişimi yaşandığını, bunların 101’inin kadın ve 6’sının yaşamına son verdiğini belirterek, "Kadından bir anlamda nefret eden, ailenin ve toplumun yoksullaşmasını en çok onun üzerine yığan onu değersiz ve yok sayan bir toplumsal yapının sonucudur" diye konuştu. Akgün, intihar eden kadınların geleneksel yaşam sürdürdüklerini farklı hayatlar yaşamadıklarına işaret ederek, "Ekonomik zorlukları, farklı şiddet şekillerini yaşadılar. Yaşanan olaylar kamu tarafından kınanmamaktadır. Kimse geleneklerin, alışkanlıkların, toplumsal değerlerin kadınların hayatlarına son veren yanlarına yönelmemektedir. Hayatların bitişen sessiz kalınarak onay verenler suçlusunuz. Eğer sesinizi bizimle birlikte yükseltmezseniz hepimiz için çok geç olabilir" ifadelerini kullandı.
Akgün Trabzon’daki intihar olaylarının gerçek nedenleri ortaya çıkıncaya kadar da haykıracaklarını kaydetti.

‘ATK ÜNİVERSİTE HASTANELERİNDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR’
Akgün, Adli Tıp Kurumu’nun daha önce de Hüseyin Üzmez davasında verdiği kararı unutmadıklarını belirterek, "Yine Yargıtay’ın, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmadığı gerekçesiyle bozduğu diğer dosyalarda da, bulunmaktadır. Bizler üniversite hastanelerinin, YÖK Kanunu ve Adli Tıp Kanunu uyarınca resmi bilirkişi statüsünde olduğunu, Adli Tıp Kurumu’nun, üniversite hastanelerinden hiyerarşik ve bilimsel bir üstünlüğü bulunmadığını biliyoruz’ dedi. Akgün, buna karşın Yargıtay Ceza Dairelerinin, üniversite hastanelerinden alınan raporları yok saymasını, İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor alınsın diye ısrar etmesini anlamakta güçlük çektiklerini ifade ederek şunları söyledi:

‘ÜNİVERSİTE HASTANE RAPORLARI GEÇERLİ SAYILMALIDIR’
"İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun ise en erken 2011 yılına randevu verdiği düşünüldüğünde, dosyalarda bu sebeple verilen bozma kararları sonucunda, çocuklar-kadınlar tekrar tekrar travma yaşıyor. Öte yandan Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin Şahin Öğüt’e verilen cezayı fazla bulması da oldukça manidardır. Bu kararıyla Yargıtay yerel mahkemelere tecüvüz edenlerle ilgili çok yüksek hapis cezaları vermeyin, hatta onları beraat ettirin mi demek istemektedir. Buradan Yargıtay’a sesleniyoruz: Tecavüz davalarında üniversite hastanelerinden alınmış raporlar yeterli ve geçerli kabul edilmelidir.
‘ADLİ TIP KURUMU KAPATILMALIDIR’Buradan Yürütmeye sesleniyoruz: Adli Tıp Kurumu derhal kapatılmalıdır. Adli Tıp Kurumu’nun kamuoyu nezdinde hiçbir güvenirliliği ve itibarı kalmamıştır. Bağımsız üniversite hastaneleri bilirkişi olarak kabul edilmelidir. Bu düzenleme derhal hayata geçirilmelidir.Buradan Mahkemelere sesleniyoruz: Yargıtay’ın Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerekçesi ile bozduğu kararlarınızda direnin. Çocukları, kadınları Adli Tıp Kurumu’na göndermeyin. Bizler, üniversite hastanelerince verilen raporlar geçerli sayılana, Adli Tıp Kurumu kapatılana, tecavüz kriz merkezleri açılana kadar haykıracağız."

Açıklamanın ardından Dernek üyeleri 10 dakika sessiz oturma eyleminin ardından intiharı anlatan kısa bir tiyatro oyunu sergilediler.

kaynak: www.gunebakis.com.tr