24 Temmuz 2010 Cumartesi

Sıdıka Platin'in Hesabını Veremeyen Kavaf Artık İstifa Etsin!

"Sıdıka Platin şu anda, ölüme sebebiyet verecek derecede şiddet uygulayan eşi ile aynı evde yaşamaktadır"
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Fatma Kurtulan, geçtiğimiz Aralık'ta Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'a sunduğu yazılı önergede böyle diyor ve soruyordu:
"Yıllardır şiddet gördüğü eşi ile aynı evde yaşamasına göz yumulan Sıdıka Platin'e, gördüğü şiddetin devam etmeyeceğine ve can güvenliğinin olduğuna ilişkin nasıl bir güvence verilmiştir?"
Van'ın Saray İlçesi'ne bağlı Kapıköy'de yaşayan Sıdıka Platin, Eylül 2009'da eşi Faruk Platin tarafından ağır şekilde dövüldü, kulağı kesildi. Van Kadın Sığınma Evine yerleştirilen Sıdıka Platin, 45 gün sonra eşine teslim edildi. Mahkeme tarafından bir yıl üç ay hapisle cezalandırılan Faruk Platin'in bu cezası ertelendi.
Altı ay sonra: Sıdıka Platin eşi tarafından yeniden ağır şekilde dövüldü; olaydan sonra kaçan Faruk Platin'den ise haber alınamıyor.
Bakan Kavaf'ın Kurtulan'ın soru önergesine verdiği cevaplara bakarsak; Sıdıka Platin evlendiğinden beri şiddet görüyordu. Yedi yıl önce ailesinin baskısıyla evlendirildi. 2004'te eşinin ağır şiddetine maruz kaldı, karakola sığındı, rızası alınmadan evine geri gönderildi. Bundan dört yıl sonra, 2008'de yine şiddet gördü; karakoldaki polisler onu yine "evine" yolladı.
Sıdıka Platin üçüncü şikayetinde koruma altına alındı ama Faruk Platin'in Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na "Karımı zorla kuruluşta tutuyorlar" diyerek, kendisine teslim edilmesi için dilekçe verdi. İki gün sonra Sıdıka Pilatin, savcılığa dilekçe verip "babasının evine dönmek istemediğini, dönerse zorla evlendirileceğini, eşini sevdiğini, kuruluşta tutulmak istemediğini" söyledi.
Kavaf yazılı cevabında Sıdıka Platin'in önce verdiği ifadeleri neden değiştirdiğini sorgulamıyor; "Sıdıka Platin Konukevi'nde zorla tutulmamış olup, kuruluşta kaldığı süre içinde kendisine psikolojik ve tıbbi tedavi desteği sağlanmıştır" diyor.
Kavaf'ın cavabından anlaşılan Sıdıka Platin ve eşi Faruk Platin'in dilekçeleriyle ilgili, 23 Ekim 2009'da, Saray Asliye Ceza Mahkemesi görüş bildirdi: Sıdıka Platin ve çocuklarının ailelerine teslim edilmesinde bir sakınca yoktur. Bu görüş üzerine Sıdıka Platin, Saray Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararıyla eşine teslim edildi.
Bakan Aliye Kavaf'a soru önergesine verdiği yanıtlardan yola çıkarak şu soruları sormak gerekiyor:
*Bakanlığınıza bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün, "kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetleri konusunda yürütülecek çalışmaları koordine ettiğini" belirttiniz; Genel Müdürlük yetkilileri hakkında "görevi ihmalden" soruşturma başlatacak mısınız?
* Müdürlüğünüze bağlı "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı 2007-2010" yürürlüğe girdi; eylem planında Sıdıka Platin'in kendisini döven eşine teslim edilmesi var mıydı?
*Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un uygulanmasıyla ilgili Bakanlığınızın 2008'de çıkardığı yönetmelik uyarınca, Sıdıka Platin'i eşine teslim eden kanunun uygulayıcıları hakkında soruşturma isteyecek misiniz?
*Bakanlığınız 2009'da, "Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Yargı Mensuplarının Rolü Projesi Protokolü"nü imzaladı. Sıdıka Pilatin'in eşine teslim edilmesinde rolü olan hakimlerle ilgili soruşturma başlatılmasını Adalet Bakanlığı'ndan talep edecek misiniz?
*Bakanlığınız 2006'da "Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesinde Polisin Rolü ve Uygulanacak Prosedürler Eğitim Projesi Protokolü"nü imzaladı. Sıdıka Platin'i daha önce iki kez eşine teslim eden polisler hakkında İçişleri Bakanı'nı göreve çağıracak mısınız?
*Sıdıka Platin'in eşine, hayati tehlikesi olmasına karşın teslim edilmesini önlemediğiniz ve bunu soru önergesine verdiğiniz yanıtta savunduğunuz için Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlık görevinizden istifa edecek misiniz? (SP)
Semra Pelek

Kaynak: www.bianet.org

13 Temmuz 2010 Salı

Erkek Adalet Değil Gerçek Adalet Yerini Buldu

Bugün tarihi bir gün, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, kadınların, aklın ve vicdanın çağrısına kulak vererek yapması gerekeni yaptı ve Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin hukuk dışı kararına direnerek gerçek adaleti uyguladı.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi Şahin Öğüt hakkında verilen mahkumiyet kararlarını Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmadığı gerekçesi ile bozmuştu. Bugün bozmadan sonraki ilk duruşma yapıldı ve Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin bozma kararına direndi. Dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda görüşülecek. Ve umudumuz o dur ki; Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması zorlamasına artık bir son verilecek. Binlerce kadının ve çocuğun tecavüz travmasının üstüne bir de Adli Tıp Kurumu travması yaşamasının önüne geçilecek.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nu, kadınların, aklın ve vicdanın sesine kulak vermeye çağırıyoruz.

Üniversite hastaneleri resmi bilirkişi statüsündedir. Üniversite hastanelerinden alınmış “ruh sağlığı bozulmuştur” yönündeki raporlar yeterli ve geçerlidir. Adli Tıp Kurumunu binlerce tecavüz davasında rapor hazırlamak zorunda bırakan, bu nedenle en erken randevusunu 16 ay sonra vermesine sebep olan Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin hukuk ve mantık dışı uygulamasına artık bir son verilmelidir. Üniversite hastanelerinden alınan raporlar geçerli sayılmalıdır.

Bugün Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen karar kadınların tecavüze ve erkek egemen adalete karşı mücadelesinde çok önemli bir kazanımdır. Bizler, evde, sokakta, işyerinde kadınlar tecavüze uğramayana dek tecavüzcülerin ve suç ortaklarının peşini bırakmayacağız.

Üniversite hastanelerince verilen raporların geçerli sayılmasını, Adli Tıp Kurumunun Kapatılmasını, tecavüz kriz merkezlerinin açılmasını istiyoruz.

Erkek Adalet Değil, Gerçek Adalet İstiyoruz.

Yaşasın Kadın Dayanışması

Feministbiz

8 Temmuz 2010 Perşembe

13 Temmuz'da Duruşmaya!

Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Şahin Öğüt hakkında devam eden davalardan birinde de, 15 yıl önce işlediği tecavüz nedeni ile, 20 yıl hapis cezası verilmişti. Bu karar geçmiş tarihli tecavüz davalarının cezalandırılabilmesi yönünde emsal niteliğinde idi.

Davayı Ankara'dan FeministBiz, Kadın Dayanışma Vakfı, Kırkörük ve Ankara Kadın Platformu tüm aşamalarında takip etti.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, ruh sağlığının bozulduğuna dair raporun Adli Tıp Kurumundan alınmaması ve cezanın fazla olduğu gerekçesi ile mahkumiyet hükmünü bozdu.

13 Temmuz Salı günü bozmadan sonraki ilk duruşma yapılacak. Bu duruşmada Mahkeme'den, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin bozma ilamına karşı direnme kararı vermesi talep edilecek.

Mahkeme direnme kararı verir ise dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gidecek. Ve böylelikle belki de Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin Üniversite Hastanelerinden alınan "ruh sağlığı bozulmuştur" raporlarını hiçe sayan ve binlerce kadına-çocuğa bir de "Adli Tıp Travması" yaşatan "kaprisinin" önüne geçilebilecek.

Bu nedenle 13 Temmuz Salı günü yapılacak duruşmaya katılım çok çok önemli.

Duruşma salonundaki kadınların varlığının yerel mahkemeye direnme hükmü tesis etmesi yönünde olumlu bir katkı sağlayacağını umut ediyoruz.

Duruşme yeri ve saatini bir kez daha hatırlatmakta fayda var:

DURUŞMA YERİ : ANKARA 7. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
TARİH : 13 Temmuz (Salı Günü) 2010
SAAT : 10:20